" " " "


CARMENTA TÜP BEBEK TEDAVİ VE HİZMETLERİ

Doktorumuz Op.Dr. Erman SEVER ve ekibi çocuk sahibi olmanın, aile olmanın manevi hissiyatının farkında olarak Kıbrıs’ta Tüp Bebek Merkezi hizmeti vermektedir. Yüksek başarı oranı ve tam donanımlı ekip ve ekipmana sahip hastane ile gelin bu heyecanlı ve mutlu süreci birlikte yaşayalım ve sizi bebek sahibi yapalım.

Lütfen bizimle İletişime geçmekten çekinmeyin

Sayfanın Sağ Alt Tarafındaki Whatsapp düğmesine basarak Anında İletişime Geçebilirsiniz

Hakkımızda
Merkezimiz Avantajları

Carmenta Tüp Bebek Merkezi olarak sizlere hijyenik ve konforlu bir hizmet sunuyoruz. Tedavi sürecinde özel odalarımızda misafirimiz olabilirsiniz. Tüp Bebek Merkezimiz Kıbrıs’ın en gözde merkezlerinden bir tanesidir.

Hizmetlerimiz ve Tedavilerimiz

Tüp Bebek Tedavisi IVF

Normal yollar ile hamilelik gerçekleşmiyor ise tedaviler içerisinde başarı oranı en yüksek olan tedavi yöntemidir.

Cinsiyet Belirleme

Günümüz teknolojisiyle cinsiyet belirleme artık mümkün olan bir durumdur. KKTC’de yasaldır.

Yumurta Donasyonu

KKTC’de uygulanması yasal olan yumurta donasyonu için donörler bağış yapılabilmektedirler.

Sperm Donasyonu

Erkekte canlı spermin tespit edilemediği durumlarda sık uygulanan ve başarılı bir yöntemdir.

Embriyo Donasyonu

Embriyo Donasyonu, insan embriyosu yada Arapçadan Türkçemize geçmiş olan deyimle, cenin yumurtanın sperm ile döllenmesiyle oluşur.

Genetik Tanı Preimplantasyon (PGD)

Genetik hastalıkların hangilerinin çiftler tarafından taşındığının bilinmesi, oluşan embriyolar üzerinde de bu hastalıkların taranması şansını bize vermektedir.

Yumurta ve Sperm Dondurma

Gamet ve embriyo dondurma işlemi üremeye yardımcı tedavilerinin belirli aşamalarında uzun yıllardır kullanılmaktadır

Bilgilendirme

Tüp Bebek Tedavi Süreci

Tüp bebek tedavi sürecine dair herşeyi bütün açıklığıyla burada bulabilirsiniz.

Erkeğe Bağlı Sorunlar

Erkeğe bağlı yaygın sorunlar arasında Varikosel ve Azospermidir bulunur.

Kadına Bağlı Sorunlar

Kadına bağlı yaygın sorunlar hakkında detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

Ekibimiz

Dr. Rachel Haldims

Family medicine

20 Yıl Deneyimli

Dr. Mariel Senry

neurologist

13 Yıl Deneyimli

Dr. Damian Pix

orthopedic surgeon

16 Yıl Deneyimli

Dr. Shi Yon

Cardiovascular Specialist

11 Yıl Deneyimli

Misafirlerimiz Mutlu & Sağlıklı

“I get all my prescriptions through this app. now I never have to waste my time going to a doctors office and sitting around the waiting room!”

Theo James

“I love my dermatologist that I found on this app! She is very professional and it’s so easy to just chat or video call her whenever I need something!”

Emilia Munro

“I downloaded this app when i was super sick and had a doctor write me a prescription within 15 minutes!! What a life-changing app!”

Branden Griffiths

Partnerlerimiz

Tüm Sorularınız İçin Buradayız

Kıbrıs Tüp Bebek Merkezi ile tedaviye karar verdikten sonra anne baba adaylarının akıllarında bu mucizevi yöntemle ilgili birçok soru oluşması oldukça normal bir durumdur.

Kıbrıs tüp bebek merkezimizde yapılan cinsiyet belirleme işleminde başarı oranı %100’ dür. Yani gebelik elde edildiğinde istenilen cinsiyette olacaktır. Tüp bebek tedavisinin başarı oranı en yüksek hasta grubu cinsiyet belirleme hastalarıdır çünkü bu hasta grubunda üreme potansiyelinde bir sorun yoktur. Başvuru sebepleri istenilen cinsiyette çocuk sahibi olmak istemeleridir. İyi bir tıbbi analiz ve doğru tedavi protokoliyle kliniğimizde bu hasta grubundaki gebelik elde etme oranımız yüzde 90 ın üzerindedir.

Cinsiyet belirleme işlemi tüp bebek yaptırmayı gerektirir. Cinsiyet belirleme işleminin başarısı %100 dür. Tüp bebek tedavisinden tek farkı anne adayının rahmine transfer edilecek embriyoların transfer öncesi genetik laboratuvarlarda kromozomal açıdan analiz edilip (PGD) sonrasında transfer yapılmasıdır.

Kuzey Kıbrıs’ta yumurta, sperm ve embryo donasyonu işlemleri yasal olarak uygulanabilmektedir. Bu durum Kuzey Kıbrıs’ı Avrupa’dan tüp bebek için sağlık turizmi başlığı altında seyahat eden hastaların tercih ettiği en önemli destinasyon haline getirmiştir. Merkezimiz yaptığı yatırımlar ve getirdiği yeniliklerle hastalarımıza güvenilir bir hizmet sunmakta ve sektör için lokomotif görevi görmektedir. Çiftlerin çocuk sahibi olma hayalini merkezimizde yılların verdiği tecrübeyle, konforlu bir şekilde ve yüksek başarı oranlarıyla gerçekleştiriyoruz.

Evet. Kıbrıs sınırları içerisinde tüp bebek tedavisi için yapılan her işlem yasaldır. Yasalar tarafından uygun olmayan, yasaklanmış hiçbir işlem merkezimiz tarafından yapılmamaktadır.

Uzman tüp bebek doktorlarımızın muayenesinden sonra çiftin genel sağlık şartlarına göre tüp bebek tedavisine başlanır ve toplam tedavi süresi 19 gündür. Tedavi tipine göre bu sürenin yaklaşık 1-2 veya 5-6 günü Kıbrıs’ta kalınması yeterlidir.

1

Download the app or sign up online

Malesuada fames ac turpis egestas integer eget aliquet nibh.

2

Find a doctor

msalesuada fames ac turpis egestas integer eget aliquet nibh. Egestas maecenas pharetra.

Dr. Chyna Jackson

Optometrist Specialist

3

Get your diagnosis and prescription

Malesuada fames ac turpis egestas integer eget aliquet nibh.

4

Free Follow-ups as needed

msalesuada fames ac turpis egestas integer eget aliquet nibh. Egestas maecenas pharetra.

İletişim

Gazimağusa

Narlık Sokak, 99450. Kat 2

E-mail

info@carmenta.com

+90 548 860 86 00

24/7 Acil aramalar

Kıbrıs’ta hizmet veren Carmenta kaliteli hizmeti ve 20 yılı aşkın tecrübesi ile hizmetinizdedir.

Biz

Kıbrıs Carmenta Tüp Bebek Merkezi olarak sizlere hijyenik ve konforlu bir hizmet sunuyoruz.

SSS

Tüm sorularınız için buradayız. Sorularınızın cevapları sitemizde yoksa, 24/7 bize ulaşabilirsiniz.

+90 548 860 86 00

Tüp Bebek Tedavisi IVF

Kıbrıs Tüp Bebek Tedavisi

Tüp bebek tedavisinde alanında ilk uygulanan yöntemdir. Yumurta ve spermlerin laboratuvarda bir araya getirilmesi ve bir süre sonra döllenen yumurtaların kontrol edilmesi şeklinde uygulanır. Bu işlemde sperm ve yumurta kalitesi önemlidir. Sayısı çok az ya da kalitesi kötü olan spermlerde uygulanırsa döllenme işlemi gerçekleşmez. Bu durumda mikroenjeksiyon işlemi denenmelidir. Tüp bebek uygulamasında her yumurta başına 250 bin adet sperm kullanılır. Döllenmeye bırakılan yumurtalar ertesi gün döllenmezlerse ICSI işlemi yapılamaz.

Mikroenjeksiyon (ICSI)

Günümüzde en çok uygulanan yöntemdir. Uygulama pahalı ve zahmetli olsa da başarı şansı yüksek olduğu için tercih edilir.
Ciddi sperm ya da yumurta problemi olanlarda da kullanılabilir. Her yumurta için bir adet sperm yettiği için testislerden elde edilen birkaç sperm ile gebe kalmak mümkündür.
IMSI, daha iyi büyütmesi olan mikroskoplarla spermlerin seçilmesi işlemidir. Kötü spermi olan hastalara oldukça yaralı olmaktadır.

Tüp Bebek Tedavisinde Embriyoskop

Özellikle iyi kalitede embriyoların seçilmesine yardımcı olan bir yöntemdir. Erken bölünen embriyoların gebelik şansının daha yüksek olduğu beklentisiyle embriyoların resimlenmesi ve video oluşturulması ile çalışır. Özellikle Türkiye gibi bir embriyo transferinin zorunlu olduğu ülkelerde faydası hastanın bir an önce gebe kalması hususunda oldukça avantaj sağlamaktadır. Bir çok merkez bu cihazı kullanmaktadır, bazı merkezler ise buna ihtiyaç duymadan da gebelik oranlarını koruduğu bilinmektedir.

Tüp Bebek Tedavisi’nde Gebelik Aşısı

Ne kadar faydalı olduğu tartışmalı olmakla beraber bazı hastalarda az da olsa faydalı olduğu bilgisi bazı hekim arkadaşlarımız tarafından bize iletilmiştir.
Yuvalama (Asisted Hatching): Çok nadir olarak işe yarar. Yumurtanın dış zarı kalın olursa lazer yardımıyla delik açılır.

PGD (Gebelik öncesi genetik analiz)

Kısırlık nedeni eğer genetikse, mikroenjeksiyon (ICSI) veya IVF ile döllenen yumurtalar laboratuvar ortamında geliştirilir. Gelişen embriyolara anne rahmine transfer etmeden önce blastomer biyopsisi ile genetik analiz yapılır. Genetik olarak sağlam çıkan embriyolar anne adayına transfer edilir. PGD ile belirlenebilen hastalıkların sayısı her geçen gün artmaktadır.

Tüp bebek tedavisi, kadının üreme hücreleri ile erkeğin üreme hücrelerini laboratuvar ortamında, bir araya getirerek döllenmenin oluşmasını sağlayan tedavi yöntemidir. Kadına ait yumurtaların döllenmesi sağlandıktan sonra bölünme başlar. Embriyo olarak adlandırıldığı bu ilk dönemde, laboratuvar ortamında gerçekleştirildikten sonra anne rahmine enjekte edilir. Tüp bebek yöntemi ile yaşanılan gebelik süreci, doğal gebelik sürecinde olduğu gibi normal seyrinde devam eder. Tedavi sonrası yaşanılan gebelik ile normal gebelik sürecinin tek farkı döllenme işleminin doğal yollar dışında olması ve yumurtaların anne rahmine bir uzman tarafından yerleştirilmesidir.

Tüp Bebek Tedavisi En Yaygın Kısırlık Tedavisidir

Tüp bebek tedavisi İn vitro Fertilizasyon (IVF) yaygın bir kısırlık tedavisidir. İlk olarak, yumurtalıklar, her birinin içinde, “doğurganlık ilaçları” kullanılarak, bir yumurta olan birden fazla folikül gelişmesi için uyarılır. Folikül sayısının ve büyümesinin kan hormon düzeyleri ile birlikte ultrason ile izlenmesi, tek bir enjeksiyonun yumurtaları ne zaman olgunlaştırdığını belirler. Daha sonra doğurganlık doktoru yumurtalarını küçük bir iğne kullanarak yumurtalıklardan alır, kadın ise hafif anestezi altındadır ve onları sperm ile özel bir laboratuarda gübrelemektedir. Döllenme gerçekleştikten sonra, yumurtalar kültürlenir ve embriyolara dönüşür. Üç ila beş gün sonra, uzman embriyoları tekrar rahim içine yerleştirir.

Tüp bebek tedavisi olmak nasıl bir şey?

Tüp bebek tedavisi döngüsü sırasında kullanılan ortak laboratuvar tekniklerinin daha iyi anlaşılmasını da sağlayabilirsiniz:

  • Yumurta Alma: Bir doktorun yumurtalık foliküllerinden yumurta aldığı hafif anestezi kullanan küçük bir cerrahi işlem.
  • Donör Tohumlama: Bir jinekolog, spermi doğrudan vajina içine servikste veya uterusun içine (İntrauterin Tohumlama veya İUI olarak adlandırılır) yerleştirir. Donör tohumlama daha önce Yapay Tohumlama olarak adlandırıldı.
  • Embriyo Gelişimi: Sperm yumurtayı başarılı bir şekilde döllerse, bir embriyo oluşur ve büyümeye başlar. Embriyo 2 ila 3 günlük olduğunda ‘bölünme aşamasında’; 5 ila 6 günlükken buna ‘blastosist’ denir.
  • Hücre İçi Sitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI): Döllenmeyi tetiklemek için yumurtaya tek bir sperm enjekte edilir. Bu embriyoloji laboratuarında özel ekipmanla yapılır.
  • Yardımlı Tarama: Rahim zarına (endometriyum) yerleştirilmesi olasılığını artırmak için embriyo üzerinde bir lazer veya kimyasal çözelti kullanılır.
  • Embriyo Transferi: Döllenmiş yumurtalar (embriyolar), rahim ağzından kadının rahmine geri yerleştirilir.
  • Uygulama: Embriyo (lar) uterus içine yerleştirildikten sonra, embriyonun kendisini uterusun iç tabakası olan endometriyuma bağlamak için karmaşık bir işlemden geçmesi gerekir.
  • Embriyo Kriyoprezervasyon: Bir embriyo çok soğuk sıcaklıklarda donar. Korunmuş embriyolar ileride kullanmak için kullanılabilir.

Tüp bebek tedavisi

Tüp Bebek Tedavisi (In Vitro Fertilization), bir yumurta ve spermin vücut dışında bir uzmanlık laboratuarında birleştirildiği çeşitli doğurganlık sorunlarının üstesinden gelmek için kullanılan bir prosedürdür. Döllenmiş yumurtanın (embriyo), kadının rahmine aktarılmasından birkaç gün önce korunmuş bir ortamda büyümesine izin verilir, bu da hamilelik olasılığını arttırır.

Tüp Bebek Tedavisi , bir dizi doğurganlık sorununu aşmak için kullanılabilir ve birçok çift için onlara bebek sahibi olma şansını verir.

Tedaviniz deneyimli bir hemşire, danışman ve bilim adamı ekibi tarafından desteklenen doğurganlık uzmanınız tarafından koordine edilecektir. Bir aileye sahip olmanın sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz ve size en yüksek doğurganlık bakımı standardını sağlayacağımızı garanti edebiliriz.

Genellikle laboratuvarda Blastosist aşaması olarak bilinen 5. Güne kadar embriyolar yetiştiririz, çünkü bu embriyoların uterusa girme ihtimalinin daha yüksek olduğuna dair güçlü kanıtlar vardır.

Döllenmiş embriyolar, kadının rahmine basit bir prosedürle transfer edilir (embriyo transferi (pap smear’a çok benzer bir teknik).

İkiden fazla embriyo gelişirse, sonraki döngülerde kullanmak için fazla olanları dondurabiliriz. Embriyoların dondurulması hakkında daha fazla bilgi edinin …

Sperm kalitesiyle ilgili herhangi bir endişe varsa, döllenme işlemi Intracytoplasmic Sperm Injection (ICSI) tarafından gerçekleştirilir. Bu, her bir yumurtaya bir spermin yerleştirildiği yerdir.

Tüp Bebek Tedavisi süreci adım adım

Her bir IVF tedavi döngüsü yaklaşık altı hafta sürer.

Adım 1: İlk Uzman Randevusu

İlk randevunuzda doğurganlık uzmanınız tıbbi geçmişinizi ve önceki tüm araştırma ve tedavileri gözden geçirecektir.

Siz ve eşiniz doğurganlık uzmanınızla ilk randevunuza katılmalısınız. Tıbbi geçmişinizi, önceki tüm araştırmaları ve tedavileri gözden geçirecekler ve tedavi seçenekleriniz hakkında ön önerilerde bulunacaklar.

Adım 2: Ön tedavi danışmanlığı

Doğurganlık uzmanınızla tekrar görüşeceksiniz, tedavi planınızı onaylayın, sorularınızı cevaplayın ve ilgili onay formlarını imzalayın. Tedavinizi etkileyebileceğinden, şu anda almakta olduğunuz tamamlayıcı ilaçları tartışın.

Adım 3: Tedavi başlar

Doğurganlık hemşireniz size ihtiyacınız olan ilacı verir, tedavi döngüsü zaman çizelgesini açıklar ve Folikül Uyarıcı Hormonu (FSH) enjeksiyonlarını nasıl kendiniz yapacağınızı gösterir. Siz ve eşinizin bu randevuya katılmasını öneririz.

Adım 4: Hormon uyarımı

FSH, yumurtalıklarınızı normalden daha fazla yumurta üretmesi için uyaran diyabetik bir kalemle uygulanır. Daha fazla yumurta alabileceğimizde döllenme ve hamileliği sağlama şansımız daha yüksek.

Adım 5: Tedavi izleme

Döngünüz boyunca düzenli kan testleri hormon seviyelerinizi ölçer ve ultrasonlar yumurtalık foliküllerinin boyutunu ve sayısını ölçer. Bu ayrıca yumurta toplama için uygun zamanı belirlememize yardımcı olur. Tüm kan ve ultrason testleriniz hemşirelerimiz tarafından seçtiğiniz IVFAustralia kliniğinde yapılır ve tedavi masraflarınızın bir parçası olarak yapılır.

Adım 6: Enjektörün tetiklenmesi

Optimum sayıda ve boyuttaki foliküllere sahip olduğunuzda, yumurta koleksiyonunuzu planlıyoruz. Akşamları tetikleyici bir hCG (insan koryonik gonatrofin) enjeksiyonu yapacaksınız ve yumurta toplama operasyonu 36 ila 38 saat sonra gerçekleşecek. HCG enjeksiyonu vücuttaki doğal Luteinizan Hormonun yerini alır ve ‘tetikler’ veya yumurtlamayı başlatır.

Adım 7: Günlük ameliyatlarda yumurta toplama

Yumurta toplama işlemi, günlük ultrasonda, genellikle ultrason rehberliğinde yapılır. Çoğu kadın hafif bir genel anestezi tercih eder, ancak eğer istersen sedasyon ile lokal anestezi yapabilirsin. Yaklaşık 4 saat hastanede kalacaksınız ve daha sonra sizi eve bırakacak birine ihtiyacınız olacak. Günün kalanını işten çıkarabileceğinizden emin olun.

Yumurta koleksiyonunuzun sabahında, eşinizin taze bir semen (sperm) örneği sağlaması gerekecek, böylece yumurtalarınızı hemen dölleyebiliriz.

Adım 8: Yumurta gübrelemesi

Toplanan yumurtalar laboratuara alınır ve gübrelemeye o gün hazırlanmaları için kültür ortamına yerleştirilir. IVF’de hazırlanan sperm ve yumurtalar döllenmenin gerçekleştiği bir kaba yerleştirilir. ICSI’da, bireysel bir sperm, oldukça deneyimli bir embriyolog tarafından seçilir ve çok hassas mikroskopik kontrol altında, yumurtaya bu tek sperm enjekte edilir.

Adım 9: Embriyo gelişimi

Yumurta ve sperm daha sonra insan vücudunun sıcaklığını taklit etmek için ayrı ayrı inkübatörlere 37 derecede yerleştirilir. Ertesi gün, bilim adamları döllenme olup olmadığını belirlemek için yumurtaları inceler ve sizi embriyoların gelişimi hakkında sizi bilgilendirmeye çağırırlar.

Adım 10: Embriyo transferi

Embriyo transferi basit bir günlük cerrahi işlemdir ve genellikle yumurta toplanmasından beş gün sonra gerçekleşir. Embriyolar, pap smear’a benzer bir prosedür olan rahim ağzından geçen çok ince bir kateter yoluyla uterusa aktarılır. Bazı durumlarda embriyoların daha önce transfer edilmesini önerebiliriz.

Adım 11: Embriyo dondurma

Donma için uygun olan bir tedavi döngüsü sırasında kullanılmayan ilave embriyolar gelecek için depolanabilir.

Adım 12: Hamilelik testi

Hemşireniz embriyo transferinden iki hafta sonra kan tahlili yaptırmanız için bir randevu alacak. Bazen kadınlar gebe kalmasına rağmen hala bir süre alabilirler, bu nedenle bu kan testi, sizin döneminiz başlasa bile gerçekleşir. Üriner gebelik testi kitlerinin kullanılmasını önermiyoruz, çünkü tedavi boyunca verilen hormon ilaçları yanlış bir okuma yapabilir.

Hamilelik kan testi sonuçlarınız genellikle öğleden sonraya kadar mevcuttur. Hamilelik testi pozitifse, yaklaşık üç hafta sonra ultrason taraması ayarlayacağız.

Tüp Bebek Tedavisi Protokolleri

Tüp bebek tedavisi doğurganlık uzmanınız tarafından özel ihtiyaçlarınıza göre uyarlanmıştır. Tüp bebek tedavisi uygulanan çoğu hastaya iki ana tedavi protokolünden biri olan Long Down Regulation ve Antagonist tedavi döngülerinden biri verilecektir. Uzun süreli düzenleme tedavisi, bir kadının doğurganlık ilaçlarından önce doğal hormonlarını baskılamasıdır.

Süreniz başladıktan yaklaşık 3 hafta sonra, kan testi yaptırırsınız ve doğurganlık ilacı başlamadan önce doğal hormonlarınızı kontrol etmek için bir Synarel burun spreyi veya Lucrin enjeksiyonu şeklinde Tüp bebek tedavisi öncesi tedaviye  başlarsınız.

Yaklaşık 12 gün sonra, kendi hormonlarınızın düşük [veya aşağı regüle] olduğundan emin olmak için başka bir kan testi yapılacak ve günlük hormona ne zaman başlayacağınız söylenecektir.

FSH enjeksiyonlarına başlamanızdan 5 gün sonra, kan testi ve yumurtalıklarınızın ultrasonu olacak. Optimum sayıda ve gelişmiş folikül sayısına ulaşana kadar kan testleri ve ultrasonlarla yakından izleneceksiniz. Hazır olduğunuzda, hCG’nizin ne zaman tetikleneceğini ve ne zaman 36 saat sonra yumurta toplamanızı programlayacağınızı tavsiye ederiz.

Tüp bebek tedavisi

Yumurta toplama işleminden sonra, iki hafta sonra gebelik testinize kadar vajinal jel, kötülük veya deri altı enjeksiyonları olarak ek progesteron kullanacaksınız.

Antagonist tedavi döngüsü

Antagonist tedavi, erken yumurtlamayı önlemek için antagonistler adı verilen enjekte edilebilir ilaçlar kullanır. En sık kullanılan tedavi protokolüdür çünkü kısa döngü hastalar için daha uygun hale getirir ve hiper-stimülasyon riskini azaltır.

Sürenizin ikinci gününden başlayarak kan testiniz olacak ve tüm hormon seviyelerinizin düşük olmasını sağlayacaksınız, o gün Folikül Uyarıcı Hormon (FSH) enjeksiyonlarına (Gonal-F veya Puregon) başlamanız tavsiye edilir.

Dört günlük enjeksiyonlardan sonra, kendi hormonlarınızı kapatmak ve yumurtaların erken salınmasını önlemek için ikinci bir enjeksiyon [Cetrotide veya Orgalutron] başlar. FSH enjeksiyonlarına başladıktan 6-8 gün sonra, bir kan tahlili ve yumurtalıklarınızın ultrasonu olacak. Optimum sayıda ve gelişmiş folikül sayısına ulaşana kadar kan testleri ve ultrasonlarla yakından izleneceksiniz.

Hazır olduğunuzda, hCG’nizin ne zaman tetikleneceğini ve yumurta toplamanızı 36 saat sonra ne zaman alacağınız konusunda tavsiyede bulunacağız. Yumurta toplandıktan sonra, iki hafta sonra gebelik testinize kadar vajinal jel, kötülük ya da deri altı enjeksiyonları olarak ek progesteron kullanacaksınız.

CİNSİYET BELİRLEME

Cinsiyet Seçimi

Doğacak bebeğin cinsiyetinin önceden belirlenmesi günümüz teknolojisiyle mümkündür. Cinsiyetin  önceden belirlenmesi konusu uzun zamandır batı toplumlarında tartışılmaktadır. Dünyada bir çok ülkede yasaklanmış olmakla beraber ABD, Kanada, KKTC gibi ülkelerde yasal olarak yapılmaktadır. Embriyolar üzerinde yapılan bu genetik testler  2000 li yıllardan bu yana yaygınlaşarak devam etemktedir.Cinsiyet belirleme işlemi dünya nufusunu erkekler lehine değiştirecek şeklindeki kaygılar yersizdir.Burada ailelerin isteği ,genellikle değişik cinsiyette bir bebek sahibi olmaktır.Aişeşerin zaten bir çoğunun her iki cinsiyette çocukları olduğundan bu işlem onları ilgilendirmemektedir.Bir kısmı ise durumdan zaten memnundurlar. Genellikle iki kız bebek veya iki erkek çocuğu olan ailelerin çok az bir kısmı değişik cinsiyetteki başka bir bebeklerinin olması için bu zahmete katlanmaktadırlar. Bir anlamda yapılan işlem “family balancing “ yani ailedeki çocukların cinsiyetinin dengelenmesi olarak da adlandırılabilir.

Cinsiyet belirleme işlemi 5 ayrı aşamadan oluşur.

Cinsiyet Belirleme de Ön Hazırlıklar

Cinsiyet Belirleme

Ön görüşme ile başlaması gereklidir. Hastaların değerlendirilmesi önem taşır.
Bu ilk görüşmede anne adayının değerlendirilmesi için gerekli muayeneler yapılır.Eksik olan testler planlanır. Bu tedavi öncesinde yapılması gereken testler ve işlemler aşağıdaki gibidir. Başarılı sonuçlara ulaşabilmek için ön görüşme son derece önem taşımaktadır.

Cinsiyet Belirleme – Cinsiyet Seçimi

A- Anne Adayının Ultrason ile Değerlendirilmesi

Bu değerlendirmenin yapılabilmesi için, kadının adet döneminin 14-26 günleri arasında olması uygundur.Adetin hemen akabinde yapılan değerlendirmeler yeterli bilgi almamıza engeldir.Miyomlar ve rahşmdekş bazı bozukluklar ,polipler ultrason yardımıyla tesbit edilirler.

1- Endometrial kalınlığın ölçülmesi ve değerlendirilmesi;

Adetin 12. – 14.üncü günlerinde endometrium en kalın halini alır.Daha sonraki günlerde kalınlık pek değişmeden aynı kalmaktadır.Yumurtlama ile ilgili sorun varsa  Sorunsuz olan endometriumlar 8 mm’nin üstünde olup üç tane birbirine paralel çizgi halinde izlenirler (Triple line) . Bu çizgilerin içinde bulunan alanlarda herhangi bir düzensiz görüntü, polip, miyom, sıvı birikmesi olması sorun teşkil eder. (Normal endometriumda sıvı birikmesi olmaz ,genellikle sezeryan veya ameliyat sonrası  alt bölümlerde bir yerde yapışıklığa delalet eder). Endometrium içinde siyah delikler şeklinde izlenen yapılar adenomiyozis adını alırlar. Adenomiyozisler gebelik şansını azaltmazlar. Normal adet gören veya adet olmak için yeterli ilaç alan kadınlarda endometrumun 14-26. günleri arasında 8 mm’nin üstünde olması beklenir. Geçirilmiş her türlü rahim içi müdahale, ameliyat rahim zarını bozabilir. Bu durumun yarattığı olumsuzluk paralelinde endometrium zarar görür ve hastalar bunu adet miktarlarında azalma olarak ifade ederler. Bu durum tespit edilmeli ve gerekli işlem yapılmalıdır.

2-  Kıbrıs Cinsiyet Seçiminde Yumurtlama kapasitesinin belirlenmesi;

Cinsiyet belirleme işleminde hastanın yumurtalıklarında bulunan antral folikül denen minik kistik yapılar değerlendirilir ve sayılırlar. Yumurta rezervini belirlemek için en uygun yöntem antral folikülleri saymaktır. FSH, AMH gibi testler tecrübesi limitli hekimlere yardımcı olur. Tüp bebek uzmanı tecrübe sahibi bir hekim bu testlere bakarak hastayı değerlendirmez.Özellikle FSH testi çok yanıltıcı sonuçlara yolaçar.

Yumurtalık rezervi değerlendirilen hastalara, gebelik şansları konusunda bilgi verilir. Uygun olan çiftler tedaviye alınır. Yumurta üretme kapasitesine uygun tedavi protokolleri belirlenir. Hastalar bu tedavi boyunca merkezimize gelmek zorunda değildirler. Yaşadıkları yerlerde bu tedavi sürdürülebilir.

Cinsiyet belirleme işlemi için normal tüpbebek için yeterli olabilecek yumurta sayıları yeterli olmayabilir.Sağlıklı bir sonuş alabilmek için hastanın en az 10 adwt olgun yumurta verecek kapasitesi olmalıdır.Çok yaygın olarak yapılan ve havuz yöntemi adı verilen bir yöntem vardır.Bu üst üste yumurta toplayarak yapılmakta olan teknik yanlıştır.Hastanın AMH değeri düşükse istenirse 20 yumurta toplanılsın sonuç maalesef hüsran olmaktadır.

İlaçlarla mevcut olan yumurtalar alınabilmektedir.Olmayan yumurta sayısını artırabilecek her hangi bir ilaç yoktur.

AMH hormonu 0.5 in altında olan kadınlarda dışarıdan bağış yumurta almalarını önermekteyiz.Bu tip hastalara kendi yumurtalarıyla işlem yapmak haksızlıktır.Gebelik şansı çok düşüktür.AMH 0.5 altında olan hastalar gebe kalsalar bile bu gebelikler sağlıklı olarak sonlanmazlar ve erken dönemde kaybedilirler.

Cinsiyet Belirleme – Cinsiyet Seçimi

B-  HSG ( İlaçlı Rahim  Filmi)

1- Tüplerin Değerlendirilmesi ;

Rahim girişine özel bir cihaz takılarak konstrat madde verilerek görüntü alınır. Tüplerde bulunan problemler en kesin olarak bu yöntemle belirlenebilir. Tüplerdeki şişmeler tüp bebek sonucunu olumsuz etkiler. Dış gebelik ya da tüp içersinde biriken zararlı sıvının embriyoyla teması ile (Hidrosalpenks) embriyonun ölmesine sebep olurlar. Her türlü kısırlık tedavisinin vazgeçilmez testidir. Yapılan çalışmalarda yerini tutacak testlerin HSG kadar iyi sonuç vermediği bilinmektedir.Yapılan HSG ler iki yıl için geçerlidir.Eğer cerrahi müdahale geçiren hastalara mutlaka HSG filmini yenİlemek gerekmektedir.Ameliyat sonrası ortaya çıkabilecek yapışıklıklar tüp bebek işleminin başarısız olmasına yol açar. Bazı özel durumlarda yapılmayabilir.

Biz HSG filmi için hafif bir anestezi gerektiğine inanıyoruz. Anestezi öncesi 5-6 saat kadar yeme ve içme olmamalıdır. Mide boş olmazsa solunum yollarına kaçabilecek olan gıdalar çok ciddi hasara yol açabilir.Her hangi bir şey yenilip içildiyse mutlaka anestezi doktorunuza söyleyiniz.Anestezinin şekli değiştirilebilir yada biraz daha beklenebilir.

*HSG filmi gerektiği gibi yüksek basınçla  çekilirse çok ağrılı bir işlemdir.Tüplerden ilaç geçerken ağrı oluşturur.

2 – Rahim içi kontrol ;

Rahim içindeki polip, miyom, yapışıklık gibi durumlar tespit edilirler. Özellikle yapışıklıklar için en kolay teşhis aracıdır. Adezyon yani yapışmalar daha büyük bir işlem olan”histereskopiile de tespit edilebilirler.Histereskopi işlemi ameliyathane ortamında yapıldığından ve çeşitli sebeplerden çok daha pahalı bir işlemdir.
Tespit edilen olumsuzluklar giderilir. Bazı çok yapışık durumlarda ki buna Asherman Sendromu denir  taşıcı annelik dışında fazla bir şey yapılamaz.

3- Kullanılan ilaçların ve kronik hastalıkların belirlenmesi;

Risk yaratabilecek hastalıklar ve kullanılan ilaçlar belirlenerek gerekli uyarılar yapılıp tedbirler alınır. Kan sulandırıcılar, şeker ilaçları önemlidir. Bazıları kesilir ya da değiştirilirler.Bu işleme başlayacak olan hastalarımızın mutlaka kullandıkları ilaçları hekimlerine bildirmeleri gerekir.

D-Yapılacak Diğer Kan Tahlilleri

  • Kan sayımı
  • Kanama ve Pıhtılaşmayı gösteren testler
  • Tiroid testleri
  • Bulaşıcı hastalıkları gösteren testler

Ayrıca hastalarda mevcut olan çeşitli durumlara göre istenecek testler ayrıca belirlenirler.

Cinsiyet belirleme – Cinsiyet Seçimi İşlemin Riskleri;

PGD ile bebeğin cinsiyetinin belirlenmesi kadın açısından ciddi bir risk yaratmaz.Tüp bebek işleminde olduğu kadar bir risk yaratır. İlaçların yolaçabileceği  OHSS riski belirlenmeli ve önlem alınmalıdır. OHSS tehlikeli bir durum olup karın ve göğüs içinde su toplanması hatta beyinde su toplanmasına yolaçabilir. Ancak son 6-7 yılda yaptığımız binlerce hasta arsında hiç bir hastamız bu durumu yaşamamıştır. Günümüzde hastaların OHSS olması o işlemi yapan merkezin yetersiz olduğunu gösterir. ABD’de OHSS bir hekim hatası olarak kabul edilir. Kronik hastalıklar ve Obezite yani kiloların fazla olması sorunlara yol açar. Aynı zamanda gebelik şansını azaltır.Bu tarz riskleri olan hastalar iyi değerlendirilmelidir.

OHSS riski dışında çeşitli anestezi ve cerrahi riskler de mevcuttur.Bu yüzden hastalarımız işlem yaptıracakları hekim ve merkezi iyi seçmek durumundadırlar.

Cinsiyet Belirleme – Cinsiyet Seçimi

E-Erkeğin değerlendirilmesi;

Kadına göre daha basit ve hızlıdır. Yapılacak tek şey sperm sayımı ve değerlendirilmesidir. Sperm ile ilgili problem varsa ileri test olarak ameliyatla sperm alınması ve genetik testler uygulanır. Yine diyabet, stres gibi çeşitli sperm örneği verememe durumlarında iğne ile de sperm temin edilir.

Hastaların bu durumu bilinerek yumurta toplama günü için hazırlık yapılır. Anestezi alması gereken hastalara önceden alınması gereken tedbirler bildirilir. Genellikle kan testleri yapılır.Ayrıca anestezi öncesi miğdenin boş olması gerekir.5-6 saat öncesinden yemek ve içmek yasaklanır.Cerrahi müdahale yapılacak olan hastalara kullandıkları ilaçlar sorulur. Özellikle pıhtılaşma önleyici kumarin, aspirin kullanan kişilerin ilaçları değiştirilir, düzenlenir. Kansızlık varsa önlem alınır.

Çok nadir durumlar dışında erkekte ilaç kullanılması gerekli değildir.

Özellikle spermlerin sayısını değiştirmek, hızını artırmak veya şekil bozukluğunu gidermek için erkeklere verilen ilaçlar fayda sağlamazlar.
Yapılan değerlendirmede, meni içerisinde bakteri ya da beyaz küre varsa (lökosit) antibiyotik tedavisi yapılabilir.

F- Anne ve baba adayına yapılacak genetik ve hematolojik testlerin tamamlanması;

Bazı testler 30 gün gibi bir zamanda sonuçlanmaktadır.
Ailesinde genetik hastalıklar bulunan çiftler kendilerinden istenecek yeni testlerin 30-45 gün gibi uzun bir zaman bekleme gerektireceği konusunda hazırlıklı olmalıdır. Talasemi gibi hastalıklarda anne ve baba adayı için istenen mutasyon testleri de uzun sürer.

AMH testi ise 2 hafta gibi bir sürede çıkmaktadır.

Cinsiyet Belirleme

2- İlaç Tedavisi İşlemi;

Ön görüşmenin ve eksiklerin tamamlanması akabinde ikinci aşama ilaçların kullanılma aşamasıdır. Yumurtalıklar ilaçlarla uyarılarak yumurta gelişimi sağlanır. Yeterli sayıda yumurta alabilmek bir tüp bebek uzmanının en önemli mahareti, yani becerisidir. Önceden ilk görüşme esnasında belirlenen ilaç tedavilerine başlanır. Bu tedavinin başlaması adet döneminin ikici veya üçüncü gününde olur. Çok özel durumlarda âdetin 21. gününde de tedaviye başlanabilir.

Hasta bu ilaçları evde kullanabilmektedir. Yapılan iğneler insulin iğnesi gibi incedir. İğneler hasta tarafından karın cilt altına yapılır. Sadece bazı günlerde ultrasonla takipleri gerekir. Yaklaşık iki, üç kez Ultrason ile yumurtalıklarda bulunan folikül denilen kistik yapılar incelenir, ölçülür. Genellikle folikül sayısı kadar yumurta çıkması beklenir. Yumurtalar ultrasonda görünmezler, ancak folikül diye adlandırılan ve içinde yumurta olan kesecikler içinde bulunurlar.

İlaç tedavisini iki kısım olarak inceleriz. Birinci kısımda foliküller 14 mm. ye kadar büyütülür; ikincide ise erken çatlamamaları istenir. Bu tedavi sonucunda ortalama 20 mm. yani istenilen büyüklüğe ulaşan foliküllere yumurtanın folikül içinden toplanabilmesi için çatlatma iğnesi diye bilinen HCG uygulanır. 15-16 folikülden fazla folikül gelişmesi olursa yumurtalar özel bir yöntemle çatlatılarak OHSS denilen komplikasyonun gelişmesi önlenir. Bu durumda embriyolar dondurularak ileriki aylarda kullanılmak üzere saklanır.

3- Yumurta Toplanması ve Mikroenjeksiyon (ICSI) ;

HCG enjeksiyonundan 35-36 saat sonra anestezi altında yumurta toplama işlemi yapılır. Aynı gün, elde edilen yumurtalar mikroenjeksiyon yöntemiyle baba adayının spermiyle döllenir. Yumurta toplama veya İngilizce adıyla OPU (oocyte pick up) anestezi altında yapılır. Yaklaşık olarak 15 dakika sürer. Anestezi uzmanı beraberliğinde yapılır. Folikül denilen kisttik yapılardaki sıvılar çekilir. Bu çekilen sıvılarda mikroskop altında yumurta aranır. Bulunan yumurtalar 60-90 dakika laboratuvarda uygun koşullarda bekletilir ve soyulurlar.
Daha sonra yumurtalar bir enzim yardımı ile ve mekanik darbelerle soyulurlar.

Hastalar açısından bu aşama önemli olup döllenmeye uygun olan MII yumurtaların belirlenmesiyle sona erer. İlk çıkan yumurta sayısı değil MII sayısı ônemlidir. Daha sonra hazırlanan spermler mikromanipilatör denilen cihazla yumurtaların içine konur.16-18 saat kuluçka makinası diyebileceğimiz inkübatörlere konulur. Döllenen yumurtalar iki pn denilen adlandırma ile anılır. Daha sonra 48 saat embriyolar kapalı ortamda kuluçkaya bırakılır.

4-Embriyo Üzerinde Biyopsi ve Genetik Testlerin Yapılması;

Döllenme ya da fertilizasyon işleminden 3 ila 5 gün sonra uygun olan embriyolardan biyopsi dediğimiz parça alma işlemine geçilir. 3. gün embriyolarından, 6-8 hücre aşamasında olanlardan, genellikle bakılacak test doğrultusunda bir veya iki hücre alınır yapılır. Bu alınan hücrelere balastomer adı verilir.

Blastomer Biyopsisi ;

Veya blastokist aşaması yani 5. gün aşamasındaki embriyolardan, hücrenin dış tabakasında bulunan, trofektoderm tabakasında lazer yardımıyla embriyoda uygun delik açılarak ya da dışardaki hücreler hücrelerin bir kısmı kesilerek çıkarılır. Daha sonra yapılacak genetik incelemeye uygun şekilde tespit edilip uygun sıvı maddenin veya cam parçasının üstüne veya içerisine yerleştirilir. Tespit aşamasından sonra alınan örnekler genetik laboratuvarına verilir.Biz 3. Gün biyopsisini mecbur kalmadıkça kullanmamaktayız.Sonuçları çok güvenilir değildir.Embriyo içinde bulunan sağlıksız olan bölümler embriyo tarafından temizlenebilir.Sağlıksız olduğunu tesbitettiğimiz embriyo kendini bir nevi tedavi edebilir.Bu yüzden 5. Gün biyopsileri daha güvenilirdir.

  1. Gün Blastokist Biyopsisi (Trofektoderm Biyopsisi)

Cinsiyet Belirleme

ESHRE Trofekdoderm Biyopsisi

Bu teknikte 5. Gün blastosistlerine lazer ile biyopsi yapıldıktan sonra sadece kliniğimizde uygulanan hızlı genetik belirleme testiyle iki saat içinde sonuç alınmaktadır.. Transfer işlemi için hasta bir ay sonraki adet dönemini beklemek zorunda değildir.. Bu genetik analizler sonunda elde olunan sağlıklı embriyolar kadına transfer edilir.

Genetik ilmi tüp bebeğe göre daha hızlı ilerleme kaydetmiştir. Bu yüzden bütün genetik testleri yapabilen bir laboratuvar ekonomik olmamaktadır. Uzun yılların verdiği deneyim ile gerektiğinde dünyanın başka yerlerinde bulunan tanınmış genetik merkezlerle de işbirliği yapmaktayız.

Çok nadir rastlanan hastalıklar yıllar sürse de geçmiş dönemde kliniğimizde belirlenebilmiştir. Çocuklarında genetik hastalıkların taranmasını isteyen ailelere Carrier Map tm testi ile 191 hastalık, 1479 mutasyon, 180 gen hastalığı taranması mümkündür.

Bu testler ebeveynlere yapılır. Oldukça pahalı testlerdir.

Genetik bölümünde özel bir yöntemle işlemden geçirilen hücreler genetik açıdan istenen şekilde analiz edilir.

Genetik inceleme 3 şekilde yapılmaktadır.

Cinsiyet Seçimi

Floresan insitü hibridizasyon (F.İ.S.H) yöntemi:

a- FİSH :

Bu işlem diğer 3 işlem arasında en pratik olanıdır. Genetik laboratuvarda bulunan hazır kitler kullanılarak hücre çekirdeği boyanır, floresan mikroskopu altında incelenir. Genellikle X.Y:21.18.13 no’lu kromozomlara bakılır. 9 adet kromozoma kadar bakılabilen bu yöntem deneyim ve tecrübe gerektirir. Çünkü silik veya lekeli boyamalarda çok sık yanlış tanı konulabilmektedir. Cinsiyet belirlemede ağırlıklı olarak bu metodu kullanmaktayız. Hızlı sonuç alınması ve uygun fiyatı tercih sebebi olmaktadır. Çok deneyimli olan genetik uzmanlarımız hatasız çalışmak için her türlü gayreti göstermektedir. Sonuçlar aynı zamanda bilgisayar teknolojisiyle de değerlendirilmektedir. FİSH örnekleri için.

b- Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yöntemi:

Bu işlemde tek gen hastalığı olarak talasemi gibi bazı hastalıklar da çalışılabilmektedir. Bu nedenle bu teknik özellikle Akdeniz Anemisi (Talasemi), Hemofili gibi genetik geçişli hastalıkları taramak için de son derece uygundur. 22 kromozom çifti ve cinsiyet kromozomlarına da bakılabilen işlem sırasında ortamdaki diğer mikroskobik canlı DNA larının bulaşmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Anne ve baba adayında bulunan genetik sapmalar (mutasyon) önceden tespit edilmelidir. Fiyat olarak FİSH yönteminden daha pahalıdır. Önceden mutasyon belirlenen gen hastalıkları olan kişilerde cinsiyet tayini yapılacağında bu yöntemi tercih etmekteyiz.

c- Preimplantasyon Genetik Tarama ( PGD )

Gebelik oranlarının düşmesinde ve yardımcı üremedeki yüksek düşük oranlarının görülmesinde kromozom anomalilerinin önemli bir faktör olduğu tahmin edilmektedir. Preimplantasyon genetik tarama (PGS), embriyo transferi için potansiyel olarak uygun öploid embriyoların belirlenmesi için bir araç olması amaçlanmaktadır. Yöntem özellikle, tekrarlayan implantasyon (tutunma) başarısızlığı veya tekrarlanan gebelik kaybı yaşayan kadınlar ve ileri yaştaki hastalarda canlı doğum oranlarını artırmak için tasarlanmıştır.

Yine yeni ve yeni ufuklar vadeden Dizi Karşılaştırmalı Genom Hibridizasyon ( Array – CGH ) tarafından 24 kromozom PGS teknik zorluklarının üstesinden gelmek amacıyla önerilmektedir. Mevcut en iyi genetik tarama testidir. ABD’de bulunan anlaşmalı laboratuvarımızda yapılmaktadır. Array – CGH artık preimplantasyon genetik tarama ( PGS ) hastalarına 46 kromozomu test edebilme olasılığını sağlar. Dizi CGH GENOM örnek alındığından karşılaştırma yapılır ve 24-30 saat içinde tüm kromozomları incelemeye olanak sağlar. Bu CGH array tekniği translokasyon, inversiyon ve diğer kromozomal anomaliler için eş zamanlı olarak kullanılabilir. Veriler, çok açık, net ve güvenilirdir. Kromozom analizi ( PDS ), aynı örnek üzerinde tek başına veya bir gen mutasyonunun karşılaştırılması ile kombine olarak gerçekleştirilebilmektedir.

NGS  (NEW GENERATİON SEQUENCİNG)

Günümüzde uygulanan en gelişmiş genetik tanı yöntemidir.

Bu yöntemle yaklaşık 20 bin gen tarana bilmektedir. Bilinen genetik yani kalıtsal hastalıkların embriyo da tanısını koyabilmek en uygun yöntemdir.Cinsiyet belirlemek için kullanılmaz.Pahalı olması ve 20 gün kadar bekleme süresi olması dezavantajıdır. 

5- Embriyo Transferinin Yapılması ve Embriyo Dondurma İşlemleri

Genetik laboratuvarından alınan sonuçlar doğrultusunda istenilen cinsiyetteki sağlıklı olan embriyolar ayrılır ve sonra anne adayına transfer edilir. Embriyo sayısı ihtiyaç fazlası ise, transfer sonrası artan embriyolar daha sonra kullanmak amacıyla dondurulabilir. Yine bazı hastalarımız bu dondurulan embriyoları kullanmak suretiyle yeniden gebe kalmışlardır.
Genetik Analiz Yönteminin Avantajları aşağıdaki gibidir;

Bu yöntem sayesinde istenilen cinsiyette çocuğa sahip olmakla beraber istenildiği takdirde genetik tarama da yapılabilir. Böylelikle doğacak çocukta ortaya çıkabilecek birçok genetik rahatsızlık da önlenebilmektedir.

Diğer tekniklerde belirtilenlere göre gebelik şansı çok daha yüksektir.
İstenilen cinsiyeti elde etme olasılığı daha yüksektir.

Genetik analiz cinsiyete bağlı hastalık riski olan ailelerde, aile planlaması yapmak isteyen çiftlere uygulanabilir.

Sperm ayrıştırılması ve genetik analiz dışında cinsiyet tayini için başka testler veya yöntemler denenmekte ancak sonuçları şüphe götürmektedir. Gerek başarı şansının yüksek olmaması, gerekse bilimsel temellere dayanmaması nedeniyle çok daha az kullanılan bazı yöntemler bulunmaktadır. Sonuçlar açısından da güvenilirliği tartışılan bu yöntemler aşağıdaki gibidir;

Diğer Yöntemler

MicroSort Yöntemi;

Geliştirilen bir cihaz yardımıyla erkek (Y) ve kız (X) kromozomları taşıyan spermleri ayırmaya çalışılan bir metottur. Spermler (gradient) elektriksel yüklerine göre ayrılmakta, daha sonra aşılama (IUI) ya da tüp bebek (IVF-ICSI) metodu ile işlem tamamlanmaktadır. Bu yöntemin başarı şansı, kız çocuk için %92, erkek çocuk için %81 olarak gösterilmektedir. Ancak sonuçlar ve başarı şansı açısından güvenilir olmayıp yanılma payı olduğu için çok fazla tercih edilmemektedir. Maliyeti çok yüksektir. Bu tekniği bulan şirket ABD şirketi olup kendi ülkesinin sağlık otoritesinden (FDA) aldığı izin iptal edilmiştir.

Shettles metodu:

Zamanlama metodu olarak da tanımlanmaktadır. X (Kız) ve Y (Erkek) kromozomu taşıyan spermlerin hız ve dayanıklılığı üzerine teorisi oluşturulmuştur. Kız bebek isteyenler için yumurtlama olduktan 2-4 gün önce, erkek bebek için ise yumurtlama işleminden 1 gün önce karı kocanın birlikte olmaları önerilmektedir. Yüz milyonlarca spermin böyle bir düzen içinde hareket ettiklerini sanmak en azından safdillik olacaktır. Erkek kromozomu taşıyan spermlerin daha az dayanıklı ve daha erken öldükleri savına dayanır ki ispatlanamamış bir bilgi olarak kalmıştır.

Gebelik Oluştuktan Sonra Tanı yöntemleri;
(CVS)

En bilinen yöntem CVS (Koryon Villus Sampling) dir. 9-11 haftalık gebelerde daha sonra plasenta adını alacak olan koryon villüslerinden çok küçük parça almaya dayanır. Bu gebeliklerde bazı hastalıkların erken tanısı için geliştirilmiş bir metottur. Cinsiyeti erken belirleme için de kullanılmaktadır. Down sendromu ve en sık rastlanan hastalıkların tanısına yardımcı olur.
Ayrıca henüz kullanıma girmemiş anne kanıyla tanı koyabilen bir metot ya da teknik henüz deneysel olarak kullanılmakta olup etik olup olmadığı tartışılmaktadır.

Spermlerin içinde albümin bulunan özel bir sıvı ile yıkanması ve ayrıştırılması ilkesine dayanan bu yöntem henüz bilimsel olarak kanıtlanamamıştır. İstenilen cinsiyeti seçme olasılığı olarak %70 civarı gösterilmektedir. Kullanılan solüsyonların içeriğinin erkek kromozomu taşıyan spermleri ayıracağı savından yola çıkılır.

Cinsiyet Belirleme

Çin takvimi; Ericsson Albümin metodu;

Çin de bulunduğu iddia edilen bu takvim, bağnaz kişilerce kullanılmıştır. Anne yaşı ile gebe kalınan ay arasında bebeğin cinsiyetini gösterme anlamında bir ilişki olduğu iddia edilmektedir. Hiçbir bilimsel temele dayanmayan bu yöntem, zaten %50 olan şansı değiştirmemektedir. Her ne kadar hastaların %50 si istediklerini elde etmekle beraber bu yöntemle hüsrana uğrayanların sayısı da %50 dir. Çiftlerin hiçbir şekilde bu yönteme güvenmemesi gerekmektedir.

Başarının Koşulları

İstenilen cinsiyette çocuk sahibi olabilmek için embriyo üzerinde yapılan çalışmalar “cinsiyet belirleme veya PGD ile cinsiyet belirleme” olarak tanımlanmaktadır. ‘Spermlerin ayrıştırılması mümkün olmadığından’ embriyo transferi öncesi yapılan genetik analiz, cinsiyet belirlemede kullanılan yegâne yöntemdir. Bu genetik analiz yönteminde daha yüksek başarı elde edilmektedir.

Cinsiyet belirleme yöntemi spermlerin ayrıştırılmasına dayanan yönteme nazaran daha fazla kullanılmaktadır. Bu yüzden tüm cinsiyet belirleme işlemlerinin yüzde 99 ’u genetik tespite dayalı tanı yöntemi ile yapılmaktadır.
Yüzde 100’e yakın kesinlikle kolay ve doğru sonuç veren embriyo üzerinde yapılan genetik tanı tekniğinde başarıya ulaşmak için bazı noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir.

Bunlar;

1- Kadınların yumurtlama kapasiteleri

(Yumurta rezervleri), yaşları ve doğum sayıları sonucu belirleyici bir önem taşımaktadır. Zira yeteri kadar yumurta olmadığında gebelik elde etmek mümkün olamamaktadır. Kadınların kronolojik yaşlarından miadında doğum sayıları çıkartılarak üreme şansları belirlenir. 45 yaşında ve 6 doğum yapmış olan bir kadın fertilite yada üreme yaşı olarak 39 kabul edilir. Çok doğurmuş kadınların 50 li yaşlarda bile doğum yapması bu yüzdendir. AMH ve FSH ve inhibin gibi hormonlar tam anlamıyla rezervi belirtmezler. En iyi metot antral folikülleri saymaktır. Antral foliküller âdeti her döneminde sayılabilirler.

40 yaş ve üzerinde 1-2 yumurtası olan kadınların bu yöntemle gebe kalmaları oldukça zordur.

Çünkü embriyoların yüzde 50 sinden fazlası genetik olarak bozuktur. Bununla birlikte, embriyoların yarısı da cinsiyet uymadığı için, bir kısmı yeterince olgun olmadığından, bir bölümü de kötü döllendikleri için kullanılamaz durumdadır. Bu nedenle başarılı sonuçlara ulaşabilmek için 8-10 ya daha fazla yumurta gereklidir. Teknik yumurtalara kısmen de olsa zarar verir. Yumurtası az olan kadınlar CVS veya bağış yumurtalarla denerlerse şansları daha fazla olur. Yaşı ileri olan kadınlarda, yumurta nakli alternatif bir tedavidir. Yumurta nakli ya da donasyon işleminin başarılı olabilmesi için en az 15 yumurta kullanılmalıdır. Donasyonda dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta donörün yaşıdır.

Cinsiyet Belirleme

Çünkü donör ne kadar gençse gebelik şansı da o oranda yükselmektedir.

1- Bir diğer önemli nokta, cinsiyet belirleme işleminde de normal tüp bebek uygulamalarında olduğu gibi tüplere ve endometriyuma dikkat edilmesi gereklidir.

2- Cinsiyet belirleme işlemini genellikle bir kez doğum yapmış kadınlar tercih etmektedir. Bir kez doğum yapmış bu kadınların rahim ve yumurtalıklarının etrafındaki damarlarda varisler meydana gelir. Bu durum da yumurta toplama işlemini çok riskli hale getirmektedir.

3- Cinsiyet belirleme konusu yardımla üreme teknikleri arasında en fazla uzmanlık ve deneyim gerektiren konuların başında gelmektedir. Bu nedenle doğru merkezin seçimi sağlıklı gebelik ve sağlıklı bebekler için ilk koşuldur.

Cinsiyet belirleme

Cinsiyet belirleme , tüp bebek tedavisi isteyen ailelerin bebeklerinin cinsiyetini seçmelerini sağlayan bir prosedürdür. Bir çiftin bebeğinin cinsiyetinin seçimi – aynı zamanda aile dengelemesi olarak da adlandırılır. Cinsiyet Seçimi kesinlikle tespit edilebilir bir genetik test ürünüdür, çünkü her bir embriyonun cinsiyeti tanımlanabilir niteliktedir. Yapılan test oluşturduğumuz embriyolardan biyopsi alınarak PGT (preimplantasyon genetik tanı) işlemi uygulanır. PGT yöntemi, IVF (tüp bebek) işlemi sırasında embriyoların gelişim sürecinde yapılan DNA testidir.PGS / NGS testi ile Cinsiyet Seçimi, hastaların embriyolarının cinsiyetini yüzde 99’dan daha fazla doğrulukla seçmelerini sağlar.

CİNSİYET BELİRLEME NASIL ÇALIŞIR? 

Bir embriyonun cinsiyeti, sperm tarafından taşınan kromozomlar tarafından belirlenir. Bir sperm, X veya Y kromozomunu taşıyabilir. Kadının yumurtası sadece X kromozomunu döllenmiş embriyoya katkıda bulunur. Spermde Y kromozomunun varlığı erkek bir bebek (XY) yaratacaktır. İki X kromozomu – biri spermden X tanesi de yumurtadan X tanesi – bir kız çocuğu (XX) üretecektir.

Tüp Bebek Prosedürü ile Birlikte Cinsiyet Belirleme

PGS / NGS testi, kontrollü bir laboratuar ortamında IVF ile birlikte yapılır. Hastanın yumurtalarının in vitro döllenmesinden birkaç gün sonra, blastosist aşamasındaki her embriyodan 3-6 hücre çıkarılır.

  • 3-6 hücre, bir lazer ve mikroskopik bir cam iğnesi kullanılarak çok yetenekli bir embriyolog tarafından embriyodan çıkarılır
  • Hücreyi troektektorderden çıkartan biyopsi, bebekte gelişecek olan ICM’ye zarar vermez.
  • 3-6 hücreli genetik yapı ve cinsiyet, ileri teknolojiye sahip bir genetik şirket tarafından analiz edilmektedir.
  • Bireysel embriyoların her birinin kalitesine ve cinsiyetine karar verilir.
  • İstenen cinsiyetten sadece yüksek kaliteli embriyolar aktarılır.

PGT / CİNSİYET SEÇİMİNİN AJANTAJLARI:

Tüp bebek tedavisi isteyen ailelere  bebeklerinin cinsiyetini belirleme veya bebeklerinin cinsiyetinin önceden tespit imkanı verir.

Bayanlarada birden fazla gebelik kaybı olması durumunda  genetik kontrolle birlikte sağlıklı embriyo seçiminin yapılabilinir.

Genetik kontrolle birlikte çiftlerden birinde veya ikisinde de bulunan genetik sorunların ortadan kaldırabilmesi

Yaşı ileri olan bayanlardaki genetiği bozuk veya sağlıksız embriyoların ayrıştırılabilmesi,

CİNSİYET BELİRLEME VE GELECEKTEKİ AİLE DENGELEMESİ

Farklı cinslere sahip çok sayıda embriyo tanımlandığında, taze IVF döngüsü sırasında hangi cinsiyetin transfer edildiğini talep etme olanağınız vardır. Hastanın arzu ettiği cinsiyetten sadece bir veya iki tane embriyo çoğul gebelikten kaçınmak için transfer edilir. Aşırı embriyolar gelecekte Dondurulmuş Embriyo Transferi (FET) prosedürleri dondurularak korunabilir. Bebeğinizin cinsiyetini şimdi ve gelecekte seçebileceksiniz!

Yumurta Donasyonu

Yumurta Donasyonu Tarihçesi

Yumurta Donasyonu aynı zamanda yumurta nakli ya da yumurta bağışı olarak da anılır. Yumurta Donasyonu’nda Tüp bebek işlemin’nin bütün etapları geçerlidir. Donör adı verilen yumurta bağışçısının yumurtalıkları ilaçlarla uyarılarak elde edilen yumurtalar, alıcı kadının eşinin spermleriyle döllenir. Elde edilen embriyolar ise aynı anda veya daha sonra hazırlanan alıcı kadına transfer edilir. Yaklaşık 30 yıldır yaygın olarak uygulanan bir tüp bebek yöntemidir.

İlk Yumurta Donasyonu İşlemi

Yumurta donasyonu tedavisi ile oluşmuş embriyoların transfer edilmesi ile oluşan gebelik sonucu ilk bebeğin doğumu 3 Şubat 1984′ de Dr. John Buster tarafından Kaliforniya/ABD’de gerçekleşmiştir. Böylelikle bu tarihten itibaren kendi yumurtası olmayan ya da kendi yumurtasını kullanarak gebe kalamayan kadınlara gebelik ve annelik şansı veren tek yöntem “yumurta donasyonu” olmuştur. Bu teknik kullanılarak daha önceleri gebelik şansı olmayan, herhangi bir nedenle yumurta üretimi duran ya da yumurta kalitesi gebelik için uygun olmayan kadınlar da çocuk sahibi olabilmişlerdir.

Yumurta Donasyonu ( yumurta bağışı ) hangi ülkelerde uygulanmaktadır?

Yumurta nakli ( Yumurta nakli) çok yaygın olarak birçok ülkede uygulanmaktadır. Müslüman ülkelerden İran, Lübnan ve  Mısır’ı bunlar arasında sayabiliriz. Bir kısım Avrupa ülkelerinde yapılması yasaklanmıştır. İngiltere, Belçika, Yunanistan ve İspanya gibi bazı Avrupa ülkelerinde ise yapılmasına izin verilmiştir. Kuzey ve Güney Amerika ülkelerinde, Afrika ülkelerinin çoğunda, Avustralya’da ve birçok Asya ülkesinde kabul edilen bir yardımla üreme yöntemidir. Türkiye Cumhuriyeti’nde yumurta nakli veya bağışı tüp bebekle ilgili ilk tüzüklerin yapıldığı tarihlerden bu yana yasalarla yasaklanmıştır.

KKTC’de ise yapılan ilk tüzükte serbest bırakılmış daha sonra çeşitli değişiklikler ve düzenlemeler yapılmıştır. Bu işlemde normal tüp bebek işleminden farklı olarak anne adayına yumurta gelişimi için kullanılan yumurta uyarıcı tedaviler uygulanmaz. Yalnızca endometrium’un (rahim iç zarı) gebelik için hazırlanması amacıyla ilaç tedavisi uygulanır. “Yumurta bağışçısı” yani donör ile anne adayının tedavisi eş zamanlı götürülür. Ayrıca daha önce hazırlanan embriyolar da alıcı adaya çözülerek transfer edilebilir. Bunu yapabilmek için alıcı kadın aday hazırlanarak embriyoların transfer edilmesine olanak sağlanır. Uzun yıllar sonunda edindiğimiz tecrübe ve istatistikler ışığında kliniğimizde taze ve dondurulmuş embriyo transferi arasında başarı oranları açısından bir fark olmadığını söyleyebilmekteyiz.

Taze yani dondurulmamış embriyo transferi uygulamalarında ;

Yumurtaların toplanma gününde kadınların eşlerinden sperm alınarak mikro enjeksiyon veya tüp bebek işlemine geçilir. Yumurta toplama ve sperm verme sürecinde alıcı olan çiftler ve yumurta vericisi donör kesinlikle birbirlerini görmezler. Bu gamet dediğimiz yumurta ve sperm alınması sonrasındaki süreç tüp bebek süreci ile laboratuvar ortamında birebir aynıdır. Yumurtanın döllenmesi ve embriyo gelişimi izlenerek uygun olan kalitedeki ve sayıdaki embriyo tespit edilir. Yumurta toplama işlemi sonrasında 3 ila 5 gün içinde alıcı kadına transfer işlemi yapılır. 12 gün sonrasında gebelik testi yapılarak başarılı olunup olunmadığı anlaşılır.

Yumurta Nakli ( yumurta bağışı ) Nasıl Yapılır;
Yumurta nakli işlemi’nde, yumurta vericisi (Donör) ve alıcısı arasındaki bağlantı iki şekilde olabilmektedir.

Donör Seçimi

Doğacak çocuğunuzun genetik kodlarının büyük bir bölümü ,yumurta ve spermden gelmektedir.İnsanlar kendi yumurta ve spermleriyle bebek sahibi olduklarında bebekte ortaya çıkabilecek kalıtsal hastalıkları mecburen kabul ederler.Ancak yumurta dışarıdan alındığında bütün sorumluluk donörü bulan klinikte olmaktadır.Biz bu sorumluluğumuzu sonuna kadar taşımaktayız.Şimdiye kadar doğan on binlerce bebeğimizde herhangi bir sorun yaşanmamıştır.Ancak bir yumurtada tüm molekülleri test etme olasılığımız maalesef günümüz teknolojisiyle mümkün değildir.

Yaklaşık 20 yıldır yapmakta olduğumuz işlemlerde en hassas olduğumuz husus bağışçılar ve alıcıların güvenliğidir.İlk günden beri hiç bir şekilde ticari düşünmeyerek en sağlıklı sistemi merkezimizde uygulamaktayız. Daha ucuza yumurta bulabilme şansı tabi ki mümkündür. Daha az test yaparak ve daha kalitesiz hizmet vererek maliyeti düşürmek de mümkündür. Biz kuruluş olarak uzun vadeli ve kalıcı işler yapmak için yola çıktık.İnsan sağlığında maliyet ikinci plandadır diye düşünmekteyiz. Bu hassasiyetimizi çeşitli standartlar uygulayarak denetlemekteyiz.Çok miktarda batılı ülkelerden gelen hastalarımıza hizmet vermekteyiz. Merkezimiz Avrupa’da NHS akreditasyonu alan ilk kuruluştur. Dünyanın 45 ülkesinde doğmasına yardımcı olduğumuz sağlıklı bebekler dolaşmaktadırlar.

A- Anonim (Kişilerin karşılıklı olarak kimlik bilgilerinin gizli tutulması)

Hastalarımızın büyük bir bölümü, anonim diye adlandırdığımız uygulamayı seçmektedirler. Yumurta nakillerinin % 95’i anonim olarak adlandırılan şekilde olmaktadır. Alıcılar ve verici olan donör kimlik bilgilerinin açıklanmasını istememektedirler. Bu alıcı ve vericinin birbirlerinin kimliklerinin bilinmesine olanak sağlamayan uygulamada, çeşitli kan grubu, fiziksel ve ruhsal özellikleri olan bağışçılar bir havuz içinde bulunmaktadırlar. Alıcı aileler ile vericilerin  kimlik bilgileri haricinde her türlü özellikleri paylaşılır. Alıcı aile bağışçısını seçer ve tedavi eş zamanlı olarak başlar.

B- Non-anonim (Alıcı ve vericinin kimliklerinin bilinmesi)

Bazı alıcı aileler bağışçıyla tanışma konusunda bir sakınca görmediklerinden kesinlikle vericiyle tanışıp uygun gördükleri soruları bağışçıya sorma ihtiyacı duymaktadırlar.Az sayıda olmakla beraber bağışçılarımızın bir kısmı kimliklerini açıklamakta gönüllü olmaktadırlar.Yine uluslararası çalışan donör ajanslarından da bağışçı temini mümkündür.Bu tip bağışçıların maliyetleri daha yüksek olmaktadır.

Kimlere Yumurta Donasyonu ( yumurta nakli ) Nasıl Yapılır?

Aşağıdaki durumlarda  genellikle “yumurta donasyonu söz konusudur.

  • Menopoza girmiş veya yumurta üretimi olmayan kadınlar.
  • Turner’s sendromu gibi kalıtsal bozukluğu olan kadınlar
  • Hastalık nedeniyle yumurtalıkları alınmış kadınlar
  • Kanser hastalığı için Kemoterapi, ışın tedavisi gibi tedaviler almış olan kadınlar
  • İlaç tedavisi ile yumurtalıkları az uyarılan ya da hiç uyarılamayan kadınlar.
  • Hemofili, Duchenne’s muscular distrofisi, Huntington’s koreası gibi kadında bulunan taşıyıcı gen ile çocuğuna geçebilen kalıtsal hastalık geçirme riski olanlar.
  • Tekrarlayan başarısız tüp bebek denemesi olanlar
  • İleri yaşa bağlı olarak yumurta rezervi ve kalitesi gebelik için yeterli olmayan kadınlar
  • X genine bağlı genetik geçişli hastalıkları olan kadınlar
  • Gay çiftler

Yumurta Bağışçısına Yapılması Gereken Hazırlıklar ve İşlemler

Yumurta Bağışçısına Yapılması Gereken Hazırlıklar; Yumurta vericilerin öncelikli olarak geçerli bir kimlik belgesi olmalıdır ve eğitim durumunu gösteren resmi bir evrak ile müracaatlarını yapmaları istenmektedir. Geçerli referans veremeyen, güvenilir olmayan kişiler kabul edilmemektedirler.

Kliniğimizde bu işlem 15 yıldır on binlerce çifte yapılmış ve sağlıklı ve mutlu bebek sahibi olmaları amaç edinilmiştir. Dr. HIT tarafından en fazla önemle ele alınan konu donör seçimi ve hazırlanmasıdır. ASRM ve ESHRE standartlarına uygun olarak değerlendirilmeleri yapılır ve seçilirler. Hasta sağlığı açısından yapılması gereken bütün işlemler eksiksiz ve en üst kalite standartlarda yapılmaktadır. Bu konuyla ilgili her türlü maliyet kaçınılmazdır ve maliyetler üzerine olumsuz etki yapmaktadır.

Fiyat konusunda rekabet etmeye çalışan diğer merkezler bu testlerden feragat etmektedirler. Hiç tanımadığımız insanlar da olsalar, kişilerin sahip olacağı çocukların sorunsuz ve mutlu çocuklar olma zorunluluğu her zaman kaçınılmaz bir öncelik olmuştur. Bu sorumluluğu çok önemsiyor ve 15 yıldır taşıyoruz.

Yumurta Donasyonu ( yumurta nakli ) Tedavisinde Psikolojik Değerlendirme:

Öncelikle bağışçılar psikolojik olarak testten geçirilerek bu işlem için ruhsal olarak uygunlukları tesbit edilir. Genel bir bilgilenmeyi takiben depresyon ve anksiete testleri yapılır. Daha sonra diğer detaylı medikal analizler yapılır. Depresif kişilik bozukluğu olanlar, psikotik ve nörotik olanlar diskalifiye edilirler. Kişilerin sosyal durumlarındaki bozukluklar araştırılır.

Yumurta donasyonu ( yumurta bağışı) tedavisinde Serolojik Değerlendirme:

Bulaşıcı hastalıklar (HBsAg, HCV, HIV, sifiliz, klamidya, CMV) ve yasal olarak yapılması zorunlu olan Thalasemia, Kistik fibroz gibi detaylı analizler yapılır. Bu testler ülkemizdeki en güvenilir laboratuvarlarda ve gerekli İSO sertifikasyonları olan laboratuvarlarda yapılmaktadır. Geçerli kimlik kontrolü eşliğinde yapılır.

Yumurta donasyonu (yumurta nakli ) tedavisinde Jinekolojik Değerlendirme:

Yumurta rezervi, yumurta kalitesi hakkında ön bilgiler toplanır. Donörlerin antral folikül sayımları yapılır. FSH, AMH veya İnhibin gibi testler üzerinden tahminler yürütülmez; yumurta toplama işlemine engel olacak bir anatomik ,yapısal bir zorluk olup olmadığı araştırılır.

Yumurta donasyonu ( yumurta bağışı ) tedavisinde Hematolojik Testler:

Yumurta toplama işleminde kanama riski olduğundan, yeterli kan hücresi olup olmadığı ve kişinin pıhtılaşma potansiyelleri tespit edilir. Yine sperm almak için cerrahi müdahale gereken erkelere de bu testler yapılır.

Genetik Testler

Yumurta donasyonu ( yumurta nakli ) tedavisinde alıcılarda bulunan herhangi bir genetik taşıyıcılık varsa buna uygun testler istek üzerine yapılır. Rutin testler ise Kromozom Analizi, Talasemi Testleri ve Kisttik Fibrozisdir. Donörlerin etnik özelliklerine göre de genetik bazı testleri yapılır. Daha önceki kalıtsal hastalıkların taranması bölümünde bahsi geçen 1800 kadar genetik bozukluk ise istek üzerine kliniğimizde ya da anlaşmalı olduğumuz yurt dışındaki merkezlerde yapılabilmektedir. Günümüzde yapılabilen en ileri genetik tarama yöntemi “Egzom Sekanslama”dır. Ayrıca tam genomik sekanslama adıyla yeni bir teknik uygulamaya başlanmıştır. Bu testler embriyoda yapılabilir.Günümüzde NGS yaygın olarak kullanılmaktadır.

Recombine Testi

Yumurta donasyonu ( yumurta nakli ) işleminde arzu eden hastalarımız için ABD de yapılmakta olan ve 250 adet en sık rastlanan genetik hastalık ve 1600 kadar mutasyonları inceleyen genetik tarama testini yaptırmaktayız.Yine alıcı ailenin erkek bireyleri için de bu testlerin yapılmasının yararlı olacağını düşünmekteyiz.

Bütün bu işlemlerin bitiminden sonra bağışçı için bir sertifika hazırlanır. Bu sertifikalarda donörün fiziksel detayları ile beraber tıbbi ve psikolojik profilleri bulunmaktadır.

Yumurta nakli (yumurta bağışı) yaptıracak çiftlere kendilerine uygun olan mevcut donörler hakkında bilgi verilir. Alıcı tarafından seçilen bağışçı da hazırlıkların yapılabilmesi için bilgilendirilir. Donörün programı için de uygunsa bir düzenleme yapılarak ilaç tedavisine başlanır. Yumurtalar adetin 2-3. günü itibariyle uyarılırlar. Yumurtalar yeterli büyüklüğe ve olgunluğa ulaşınca HCG veya GnRh analogu enjeksiyonu yapılır. 35-36 saat sonrasında yumurtalar genel anestezi altında toplanır. Laboratuvarda yumurtalar hazırlanır ve alıcının eşinin spermleriyle döllenmeye bırakılırlar. Daha sonra gelişen embriyolar transfer için hazırlanır.

Yumurta bağışçıları alıcılarla kesinlikle karşılaşmazlar. Kişisel bilgileri gizlilik içinde saklanır. Aynı şekilde, bağışçı, yumurtalarını kullanan aile hakkında herhangi bir bilgiye ulaşamaz.

Yumurta Bağışçıların Bilgilendirilmesi

Yumurta bağışçılarına alıcı aile bilgisi hiç bir şekilde verilmemektedir.

Yumurta bağışçıları aşağıdaki konular hakkında bilgilendirilmeli ve bu konuları baskı altında kalmadan kabul ediyor olmalıdır. Bağışçı tarafından işlem başlangıcında gönüllü bağış beyanı doldurularak imzalanmalıdır.

Bağışladığı yumurtalarla doğacak çocuk üzerindeki tüm haklar doğuran kişiye aittir. Donörler doğacak bebekler için ailelere yardımcı olmakta ancak o bebeklerin annesi olmadıkları konusunda eğitilmektedirler.

Yumurta donasyonu (yumurta bağışı) , aileler isterse kimlik bilgileri verilmeden bağışçının özellikleri hakkında eldeki tüm bilgiler kendilerine verilir. Bu bilgilere sahip olma hakları vardır.
Donör ve alıcı ailenin kimlik bilgileri kesinlikle karşı taraflara verilmez. Bu bilgiler doktorla hasta arasındaki kişisel bilgilerdir. Ancak bazı mahkeme kararlarıyla ulaşılabilirler.

Yumurta gelişimi için uygulanan işlem süresince bağışçının, yumurta toplama işlemine başlanmasına kadar her an işlemi iptal etme ve bağış işleminden vazgeçme hakkı vardır. Adı üzerinde bağış olup tamamen rıza ile yapılabilir.
Bazen işler planlandığı gibi gitmez ve kullanılan ilaçlarla veya uygulanan tedaviyle uygun sayıda veya kalitede yumurtanın geliştirilemediği durumlarda işlemin iptal olma riski vardır.

Yumurta donasyonunda tedavi sırasında veya sonrasında komplikasyonlar oluşabilir. Bu risklerin tümü detayları ile anlatılır. Bu ihtimaller hakkında bağışçılar bilgilendirilir. Yanlış bilgilendirme, risklerin anlatılmaması hasta haklarının ihlalidir.

Yumurta Donasyonunda Yumurta Alıcısına Yapılacak İşlemler

Yumurta Donasyonunda Yumurta Alıcısına Yapılacak İşlemler;

Yumurta Donasyonu ( yumurta nakli );

Yumurta alıcısına yapılacak işlemler;

yumurta donasyonu

Alıcı çiftlerin gerektiği gibi hazırlanması önem taşır. Tıbbi olarak inceleme ve işlem aşamaları hakkında alıcılar bilgilendirilir.

Anne adayının ultrasonografi ile muayenesiyle işlemlere veya hazırlıklara başlanır. Gerekli kan tetkikleri yapılır. Erkeğe sperm analizi mutlaka yapılmalıdır. Daha sonra alıcı çifte bulaşıcı hastalıkları incelemek için HBsAg, HIV, HCV gibi kan testleri yapılarak dosyalanmalıdır. Alıcıların iyi incelenmesi başarının anahtarıdır. Yapılması gereken işlemler önem sırasına göre aşağıda anlatılacaktır.

1-HSG (Histerosalpingografi-İlaçlı rahim filmi)

İlaçlı rahim filmi, tüpleri değerlendirmek açısından en önemli ve en kolay olan yöntemdir. Bu görüntüleme yönteminin yerini tutacak bir yöntem henüz geliştirilememiştir. Bu görüntüleme yöntemi radyoopak madde içeren bir sıvının rahim boynundan içeriye rahime verilmesiyle yapılır. Rahim içi ve tüpleri dolduran bu ilaç kontrast maddedir ve röntgen ışınlarını geçirmez. Böylece tüplerin ve rahim içinin bir filmi çekilmiş olur. Rahim içinde yer kaplayan polip, miyom gibi oluşumlar belirlenir. Yine hidrosalpinks denilen, tüplerin sıvı toplayıp şişmesi ortaya konur. Bu bahsedilen sorunlar gebelik oluşmasına engel olduğu gibi ayrıca dış gebelik oluşmasına da sebep olur.

Hidrosalpinks hastaların % 5 i kadarında bulunmakta ve gebeliğe engel olmaktadır. Hidrosalpinks tedavisi tüplerin devreden çıkartılmasıdır. Cerrahi yöntemlerle açık veya kapalı sistemle yapılan ameliyatla tüpler çıkartılır veya bağlanırlar. Rahim içinde yer kaplayan Polip ve Miyomlar da yine filmde dolma kusuru olarak karşımıza çıkarlar. Her iki durumda da cerrahi çıkartma kaçınılmazdır. HSG filminde Hidrosalpinks tesbit edilen hastalara mutlaka antibiyotik tedavisi yapılmalıdır.Tüplerde bulunabilecek iltahap  karın içine dağılarak istenmeyen durumlara yol açabilir.

* Önemli not; Hydrosalpinks yani kanallarda şişme olduğunda genellikle hastalar cerrahi gerekli olduğunu duyunca paniğe kapılırlar. Bu şişmiş tüpler işe yaramadığı gibi aynı zamanda gebeliğin oluşmasına da engeldirler. Alınması gereklidir. Vücutta mikrop kaynağı olarak kalması sakıncalıdır.

2- Endometrium (Rahim iç zarı) USG (Ultrasonografi) ile kolaylıkla değerlendirilir

Rahim içerisini kaplayan tabaka en iyi şekilde ve kolayca bu incelemeyle ortaya konur. Bu tabakaya endometrium denir. Endometrium kalınlaşması ölçülür. Rahim içindeki boşluk Endometrium tarafından döşenmiştir. Türkçesi ile söylersek rahim iç zarı diyebiliriz. Bu zara ait problemleri iyi anlamak ve değerlendirmek tüp bebek denemesi yapan hastalar için önemli olup hastaların gebelik şansını çok artırmaktadır. Endometrium östrojen denilen kadınlık hormonuna  duyarlıdır.

E2 hormonu yumurta gelişirken yumurtanın çevresindeki dokulardan salgılanır. Progesteron hormonu da ayni yerden salgılanır. Adet döneminin sonunda bu hormonun kandaki miktarı azalır. Böylelikle çekilme kanaması gerçekleşir. Gebe kalan kadınlarda ise bu hormon kanda yükselmeye devam edeceğinden Endometrium dökülmeyecektir. Gebelik boyunca plasenta bu hormonu sağlayacağından çekilmeye bağlı kanama olmayacaktır.

Bir endometrium, gelen embriyoyu kabul edip gebeliğin başlaması için yaklaşık 10 gün boyunca E2 hormonuna doymalıdır. Ve daha sonrada progesteron hormonuna maruz kalmalıdır. Endometriumun hazırlanmasında aşağıdaki hususlar çok önemlidir.

3-Kan Testleri

Yumurta donasyonu, özellikle yapılacak kan testlerinden en önemlisi bulaşıcı hastalıklar ve tiroid bezinin çalışmasını gösteren testlerdir. Ayrıca hastanın özel durumuna bakarak değişik testler istenebilir. İleri yaşta olan hastalara ise gebelik sürecinde herhangi bir sıkıntı olmasını önlemek amacıyla EKG,Doppler ve genel dahiliye konsültasyonu istenmektedir.Bu testler aşağıdaki gibidir.

TSH;T3;T4

AntiHCV

HBsAG

HIV Duo

Alıcının Bilgilendirilmesi

Yumurta donasyonu ( yumurta bağışı ), alıcı aileler işlem detayları hakkında bilgilendirilmelidir. Bağışçının olduğu gibi alıcı da yapılan işlemi kabul ettiğine dair izin formu doldurmalı ve imzalamalıdır. Bazı önemli konular şu şekildedir.
Alıcı çift doğacak çocuğun yasal ailesi olacaklarını ve çocuğun tüm sorumluluğunun kendilerinde olacağını bilmelidir.
Yumurta bağışçısının kişisel bilgilerinin ve kendi bilgilerinin kimseyle paylaşılmayacağı bilinmelidir.

İşlem sırasında işleme bağlı komplikasyonlar oluşabilir. Yumurta nakli işleminde, alıcılara  yumurta toplama işlemi yapılmayacağından cerrahi bir risk yoktur.

Tüm tarama testlerine rağmen çok küçük de olsa enfeksiyon riski olabilir.
Bağışçıya ait fiziksel özelliklerle beraber, yapılan psikolojik durum araştırması, eğitim durumları, yapılan tarama testleri de alıcılara anlatılmalıdır.
Uygun olan evraklar ile ilgili izin belgeleri düzenlenerek ilgili kişilere imzalatılır.
Donörlerin kimlik bilgileri dışındaki tüm bilgiler alıcı ailelere verilir.
Yumurta nakli işlemi, çiftlerin yaşamlarına yeni bir boyut getirecek bir bebek sahibi olmalarının ilk adımıdır. Gerekli özen gösterilmez ise çok korkutucu boyutları olabilir. 20 yılı aşan meslek hayatımda on binlerce çiftin bebek sahibi olmasına yardımcı olmuş bir hekim olarak tüm meslektaşlarıma bu hususun önemini hatırlatmak isterim.

Yumurta Donasyonu ( yumurta nakli ) İşleminde Gebeliğin Oluşması için Gerekli Asgari Koşullar şöyledir;

Yumurta Donasyonu ( yumurta bağışı ) işleminde gebeliğin oluşması için;

  1. Endometrium en az 10 gün tek başına E2 hormonuna maruz kalmalı ve endometriumda bulunan reseptörler doyurulmalı, buna bağlı olarak endometrium 8 mm ile 13 mm arasındaki bir değerde kalınlaşmalıdır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda en az kalınlığın 7 mm. ve üstünde olması uygun kabul edilmiştir.
  2. Çekilme kanaması olmaması için; E2 kanda bulunmaya devam etmelidir ve bu süre toplamda 24 gün civarındadır. Embriyo transferinden sonra ne kadar süreyle E2  kullanılması gerektiği hakkında fikir birliği yoktur.
  3. İmplantasyon yani yuvalanma olduktan yaklaşık 5 gün sonra plasenta E2 ve Progesteron hormonlarını salgılamaya baslar.
  4. Yumurta donasyonu, embriyo donasyonu ve dondurulmuş embriyo transferi yapılacak olan sikluslarda E2 ve Progesteron dışarıdan verilir. Hastanın kendi vücudundaki hormonları takip ederek transfer yapmak zordur.
  5. Progesteronun kullanılması ve doğal sikluslarda takibi çok önemlidir. Endometrium 7 günden fazla Progesteron hormonuna maruz kalır ve transfer yapılırsa hasta gebe kalamaz. Biz Progesteron değerini 1,85 olarak cut off değeri yani salgılanma sınır değeri olarak kabul etmekteyiz. Yani bu hastanın endometriumunun hazır hale gelmesi için 10 gün kadar E2 , arkasından da embriyonun kaç günlük olduğuna bakılarak o kadar progesteron hormonuna maruz kalması ve bu hormonların etkisinin transfer yapıldıktan sonra yaklaşık 17 gün daha devam etmesi gerekmektedir.

Endometriumda oluşabilecek Problemler Nelerdir ?

Endometriumda oluşabilecek Problemler Nelerdir konusunu 3 ana başlıkta incelemek gerekir; Endometriumun bozulmasına sebep olan faktörler, Bozuklukların tesbiti, Tedavisi…

1- ENDOMETRİUMUN BOZULMASINA SEBEP OLAN FAKTÖRLER

Endometriumda oluşabilecek Problemler

Yumurta donasyonu, teorik olarak tüberküloz ve prekanseröz patolojiler (kanser öncesi görülen dokunun başkalaşması durumları) dışındaki tüm problemler doktor elinden çıkmaktadır. Endometriumun tabakası her ay adet kanamasıyla döküldüğü için çok zor olarak mikrobik hastalık yani enfeksiyon kapar. Kronik endometrit denilen ,ve endometriyumun kalınlaşmasına yol açan bir hastalık gebeliğe engeldir.Tanısı ve tedavisi zordur.Endometriyum kalındır ve yapılan kürtajlarla incelmez.Alınan biyopsilerde ancak immüno-histokimyasal boya yöntemiyle plazmosit hücrelerinin görülmesiyle konabilir.Uzun süreli eşli antibiyotik tedavisiyle iyileşebilir.% 1 hastada rastlanan bir durumdur.

Verem ya da diğer adıyla tüberküloz

Neredeyse bu zarı bozan tek mikrobik hastalıktır. Bu hastalık damlacık denilen nefes yoluyla kapılır ve rahim zarına yapışır. Bendeniz meslek hayatımda bir kez gördüm ve gebe kalıp doğurdular. Ankara’daki büyük bir hastanede gebe kalamayacağı söylenen bir hastamızdı.30.000 kişide 1 kişide rastlanmaktadır.

Yumurta donasyonu ( yumurta bağışı ), bize gelen hastalarda gebelik oranını en fazla düşüren unsur endometriumdaki bozukluklardır. Yaklaşık % 18 hastamızda buna rastlıyoruz. Ancak diğer merkezlerde bu kadar fazla olmayacağını düşünüyorum. Bunun sebebi bize gelen hastaların çok kronik yani müzmin hastalar olmasıdır.

Endometriumda Oluşabilecek Problemler ve Tedavileri ;

  1. a) Histeroskopiler en sıklıkla endometrium hasarına yol açan cerrahi girişimlerdir. Maalesef son yıllarda çok yaygın ve gereksiz yere, tanı amacıyla değil de sanki rutin bir inceleme gibi her hastaya yapılmaktadır. Bu işlem çok dramatik olarak hekim arkadaşlarımız tarafından kolay ve zararsız bir işlem olarak kabul edilmiştir. Kolay olmasına kolaydır ancak uzun sürmekte, elektrik ile yakma anlamına gelen koterin kullanılması çevre dokularda kalıcı hasara yol açmaktadır. Yine hiç bir zararı olmayan rahimin içindeki eğimler perde yani septum denilerek kesilmekte ve yakılmaktadır. Yine kalp seklinde olan rahimlere de aynı işlem uygulanmakta ve rahim zarar görmektedir.

Ultrasonda tespit edilen polip ve rahim içine doğru büyüdüğü ilaçlı rahim filmi (HSG) ile belirlenen miyomlar histeroskopi ile tedavi edilirler. Ancak büyük miyomları bir seans ameliyatla kesmek endometriumda zarara yol açar. Endometrium kalınlaşmaz.

  1. b) Miyom ameliyatları ikinci sebep olarak karşımıza çıkarlar
  2. c) Geçirilmiş kürtajlar sağlıklı yapılmaları halinde zarar vermezler. Kürtajların vakumla yapılması bir avantaj değildir.
  3. d) Fazla miktarda uygulanan  rahim içi aşılamalar, tüp bebek tedavileri, spiral uygulamaları rahim içine zarar verebilirler.
  4. e) Polipler 0,5 mm’nin altındaki bir büyüklükte olduklarında alınmalıdırlar.
  5. f) Rahim içindeki boşluğa doğru büyümüş miyomlar gebeliğin oluşmasına engel olurlar. Rahim duvarında veya karın boşluğuna doğru büyüyen miyomlar çok büyük olmadıkları takdirde zarar vermezler. Büyüklük limiti hakkında ortak fikir yoktur. Benim kişisel tecrübem denemek ve görmektir. 15 cm. en büyüğü olmak üzere çeşitli iri boyutlarda miyomları olan kadınların hiç sorunsuz olarak doğurduklarını birçok kez gözleme fırsatım olmuştur.
  6. g) Hiperplaziler ve prekanseröz durumlar. Bu durumlarda hastalar önce kanser veya kansere giden hastalıklarını tedavi ettirmelidirler.
  7. h) Kronik Endometrit denilen ve kalınlaşmayla giden, sebebi ve gidişatı tam olarak anlaşılmamış durumlar.
  8. i) Endometrium Kanseri
  9. j) Rahim Tüberkülozu

Meme kanserinde kullanılan Tamoxifene gibi ilaçlar da endometriumda ilaç kullanılması süresine paralel olarak  kalınlaşma yaparlar. Panik yapmamak gerekir. Bir zarar vermezler.

Endometriumdaki Hasarın Değerlendirilmesi ve Tanısı ;

Endometriumdaki hasarın değerlendirilmesi ve tanısında en etkili yöntem vajinal yoldan yapılan ultrasonografidir. Transvajinal USG olarak da tıbbi lisanda kullanılmaktadır.

Endometrium, adet kanamasının başlamasıyla birlikte  dökülür ve incelir. Adet döneminin ilk 6-7 gününde incedir. Daha sonra yumurta hücresinin gelişmesiyle salgılanan E2 hormonu veya ağızdan alınan hormon ilacı endometriumu kalınlaştırır. Folikül 20 mm büyüklüğe ulaştığında ya da ilaç alımı 10 güne ulaştığında kalınlık 8 mm ve üstünde olur. Menopozdaki hastalarda bu biraz daha uzun ilaç tedavisi gerektirebilir (20 gün kadar). Yumurtlamaya rağmen ya da yeterli ilaç tedavisine rağmen 8 mm’ye ulaşmıyorsa endometriumda sorun var denilebilir. Ayrıca şekil bozukluklarında zarın hasar gördüğü söylenebilir.

1- Bozuk ve ince endometrium

2.Kısmen düzensiz endometrium

3.Düzenli ve üç çizgi halinde (triple line) endometrium

KLİNİĞİMİZDE YUMURTA DONASYONU ( YUMURTA BAĞIŞI ) HİZMETİNİN ŞEKLİ VE STANDARTLARIMIZ

Her alıcı hastamıza en az 14 adet sağlıklı M2 formunda yumurta vermeyi garanti etmekteyiz.Yumurtaları sağladığımız donörlere ASRM standartlarını uygulamaktayız.Tüm testleri ve geriye dönük bilgileri elektronik ve görsel olarak kaydetmekteyiz.Her hastamıza en az 2 adet 5. gün embriyosu (Blastokist) transferi yapmaktayız.Ayrıca en az iki adet 5. gün embriyosunu 1 yıl boyunca ücretsiz olarak saklamaktayız.Bilindiği üzere iyi kalitede 5. gün embriyolarının gebelik oranı çok yüksektir.Gebelik oluşmasında en önemli rol yumurtadadır. Yumurta hücresi spermin yaklaşık 1000 katı büyüklüğünde olup çok daha gelişmiş ve karmaşık bir yapıdadır.

Kliniğimiz laboratuvarında NHS standartları uygulanmaktadır.
Tüm alet ve mekan ısıları ,pH değerleri, Partikül değerleri, Co2 ve O2 değerleri günlük olarak ölçülüp kaydedilmektedir.

Kare kod sistemi ile embriyoların ve gametlerin takibi yapılmaktadır.

NHS standartlarına uygun olarak EYE WİTNESSİNG ve ELECTRONİC WİTNESSİNG alt yapısı mevcut olup yapılan işlemlerin tümünde iki embriyologdan birisi isim kontrolü yapıp dokümanlara bizzat imza atmaktadır. Bu takip, kontrol ve imzalar elektronik olarak kaydedilmektedir.

Laboratuvarımızdaki tüm filtreler ve cihazlar yetkili firmalar tarafından düzenli olarak değiştirilmekte ve bakımları yapılmaktadır.

2003 senesinden bugüne kadar gebelik oranımız %78 oranındadır. KKTC de gebelik oranlarını denetleyen bir yasal mekanizma yoktur.Bazı merkezlerde % 90 ve üzerinde gebelik oranları verilmektedir.Bu rakamlar ciddi rakamlar değildir. Biyoloji ilmine aykırıdır.

İşlem yaptıran kişileri ve alıcıları hastamız olarak değil bir yakınımız olarak görmekte ve bu doğrultuda gerektiğinde maddi manevi her türlü desteği vermekteyiz. Doğan çocuklar, anne ve babalarıyla biz 50,000 kişilik bir aileyiz.

Sperm Donasyonu

Sperm Donasyonu Kimlere uygulanır ?

Sperm donasyonu işlemi, meni içersinde sperm çıkmaması durumunda yani hiç bir şekilde sperm olmaması durumunda sıkkullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem aynı zamanda hiç evlilik yapmayan bir kadının kendi isteği doğrultusunda sperm bağışı ile çocuk sahibi olmasında da kullanılır.

Diğer bir durumda kadın ile erkek arasında genetik uyumsuzluk var ise bu durumda da sperm nakli ile de çocuk sahibi olabilmeniz mümküdür.

Sperm donasyonu çocuklukta geçirilmiş bir ateşli hastalık ile genellikle kabakulak, her iki testisi etkileyerek orşit adı verilen bir duruma yol açar. Daha önce orşit yada testis iltahabı geçirmiş kişilerde ilerleyen yaşlarda çeşitli oranlarda sperm eksiklikleri görülebilmektedir.

Varikosel ameliyatı azoospermide ve düşük sperm durumunda hiçbir fayda sağlamaz. Hormonları yüksek olan hastalarda ilaç tedavisi bir fayda sağlamaz.

Yeni doğan erkek bebeklerde testisler kasık kanalı içinde kalır ve normal yerine inmezler. Bu inememiş testisler nedeniyle karnın içinde kalan testis dokusu niteliğini kaybeder. Bir an önce testisler karın dışına ameliyatla çıkarılmalıdır.

Sperm Donasyonu

Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi, radyoterapi ya da cerrahi bir operasyonla testislere zarar verildiği taktirde sperm donasyonu ile çocuk sahibi olmasından başka seçenek kalmamaktadır.

Yine dışarıdan alınan kas geliştiriciolarak sporcuların kullandıkları, testesteron hormonu, anabolizan ilaçlar, testis dokularında kalıcı hasarlar oluşturduğu görlmüştür. Uzun süre ve yüksek dozlarda kullanılan bu kas geliştirici ilaçları dikkatli kullanmak gerekir.

Bazı erkek bebeklerde doğumsal olarak ortaya çıkan bazı hastalıklar sperm üretiminin gerçekleşmesine engeldir. Y kromozomundaki kırıklar, extra X kromozomu olan Kleinfelter Sendromu gibi durumlarda testislerde sperm üretimi mevcut değildir.

Sperm donasyonu, sperm üretimi durmuş erkeklerin çocuk sahibi olabilmesi için başvurabileceği bir yöntemdir. Herhangi bir şekilde sağlıklı sperm elde etme şansı bulunmuyorsa veya elde edilen spermler gebelik için yeterli kalitede değilse bu yöntem dışında henüz başka bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Şii’lerde veya bazı Müslüman ülkelerde usulüne uygun nikah yapılarak bu işlem yasalaştırılmıştır. İran ve Lübnan buna bir kaç örnektir.

Sperm Bağışı İşlemi

Sperm donasyonu ya da bağışı işlemine karar vermeden önce sperm elde etmek amacıyla bazı yöntemler kullanılır. Mevcut başvurulacak ilk yöntem mastürbasyon ile seminal sıvıyı almaktır. Ayrıca üroloji uzmanları tarafından yapılabilecek prostat masajı ile de seminal sıvı ya da sperm alınabilir, mikroskop altında sperm hücreleri aranır. Bu tekniklerin kullanılması ve sperm elde edilemediğinden emin olunması durumunda diğer cerrahi yöntemlere geçilir. Bu işlemlerden bazıları TESE, mikroTESE, TESA, MESA, PESA’dır. Biz kliniğimizde bu tekniklerin dışında basit bir teknikle çok başarılı sonuçlar aldık ve almaya devam ediyoruz.

Günümüzde sperm üretimi amacıyla kök hücre çalışmaları halen sürdürülmektedir. Hayvan deneylerinde kısmi başarılar elde edilmiştir.
Fakat henüz istenilen aşamaya gelinememiştir.

Sperm Donasyonu Nasıl Uygulanır?

Öncelikle çiftlere sperm donasyonu tedavisi ile ilgili ve donör spermi hakkında bilgiler verilir. Donör sperminin özellikleri yapılan tarama testleri ve varsa anlatılır. İşleme başlamadan önce çiftlerin donasyon işlemini kabul ettikleri ve işlemle ilgili gerekli bilgiyi aldıklarına dair izin belgesi doldurulur ve imzalatılır. Daha sonra eş ile ilgili tetkikler yapılır. Daha sonraki işlemler standart tüp bebek veya aşılama işlemine benzer. Yumurta gelişimi için ilaç tedavisinin ardından yumurta toplama veya yumurta çatlatılarak aşılama işlemi yapılır.

İki şekilde uygulanır.

1-Banka Spermiyle Aşılama (IUI)

Bu şekilde gebelik elde edilme olasılığı istatistiki olarak yüzde 20 civarındadır. Bu işlemi yapabilmek için kadınların tüplerini dikkatli bir şekilde incelemek gerekir. Tüpler açık olduğunda yapışıklık varsa gebe kalmak nerdeyse imkânsızdır. Tüplerin serbest bir şekilde hareket edebilmesi gebe kalabilmek için hayatidir.

2-Banka Spermiyle ICSI

Yumurta toplama günü daha önce seçilen banka spermi çözülerek mikroenjeksiyon işlemi yapılır. Gelişen embriyolardan uygun olan seçilir. Bundan sonrasında tüp bebek işlemlerindeki süreç devam eder. Oluşan embriyolar kalitelerine göre değerlendirilip 2-3 tanesi anne rahmine transfer edilir. Kalan embriyolar dondurularak saklanabilir.

Sperm Bankası

KKTC de bu işlem başladığından beri biz Cryos Danimarka ile birlikte çalışmaktayız. Ayrıca Seatle Sperm Bank ve European Sperm Bankasıyla da çalışmaktayız. Hastalarımızın tamamına Cryos’tan ve diğer bankalardan almış olduğumuz sertifikaları vermekteyiz. Bu şirketler dünyadaki en eski, en güvenilir ve en büyük bankalardır. KKTC yasalarına göre sperm bankası kurmak mümkün değildir. Tüm kullanılan spermler bakanlık izniyle ve ancak tanınmış bankalardan ithal edilirler.

Sperm Donörlerine Uygulanan Testler

Sperm bankalarına başvuran kişiler öncelikle genetik ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından tarama testlerinde geçirilir. Psikolojik analiz yapılarak donör adayının bağış işlemi için uygunluğu tespit edilir. Anne, baba, kardeşler ve aile büyüklerinin fiziksel özellikleri kayıt altına alınır. Bankanın bulunduğu ülkenin konuyla ilgili yönetmelikleri doğrultusunda gerekli işlemler tamamlanır.

Bağışçılara yapılan tarama testleri

Kardeşi, anne babası ve aile büyüklerinin medikal geçmişi
Psikolojik profil
HIV risk araştırılması, uyuşturucu kullanımı
HIV
HTLV
Hepatit B
Hepatit C
Sifilis yada frengi
Gonorrhea yada belsoğukluğu
Chlamidia
CMV(Cytomegalovirus)
Kistik fibroz
Talasemi (Thalasemia)
Kromozom Testi

Bu testlerden geçen bağışçılardan sperm örneği alınarak yıkama işleminden geçirilir ve tüpler bölünerek dondurulur. Bu dondurma işlemi tamamlandıktan 6 ay sonra vericiler yeniden çağırılarak bulaşıcı hastalıklar için yapılan testler yenilenir. Her şey yolunda ise banka bu spermleri satışa sunar.

Başarı şansı işlem için kullanılacak spermlerin testleri yapıldığı için gebelik şansı anne yaşına bağlıdır. Anne yaşı, yumurta sayısı gibi etkenler uygunsa gebelik şansı normal tüp bebek işlemi gibi %60 civarındadır. Aşagıdaki link ile daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Embriyo Donasyonu

Embriyo Donasyonu, insan embriyosu yada Arapçadan Türkçemize geçmiş olan deyimle, cenin yumurtanın sperm ile döllenmesiyle oluşur.

Embriyo donasyonu kavramı, doğuracak kadına bağışçıdan alınan yumurta ve bağışçıdan alınan spermin döllenerek nakil edilmesiyle gerçekleştirilir.

Embriyo Donasyonu Kimlere Yapılır

Embriyo donasyonu yumurta ve sperm ihtiyacı olan çiftlere yada yalnız olan bireylere yapılmaktadır. Yumurtası olmayan veya ileri yârda olan yalnız kadınlar yumurta ve sperm donasyonuyla oluşturulan embriyoların transferiyle gebe kalabilmektedirler.
Ayrıca çeşitli genetik sebeplerden dolayı yumurta ve spermlerimde genetik bozukluğu olan çiftlere uygulanmaktadır.

Embriyo Donasyonu Donmuş Embriyoların Bağışlanması

KKTC de hazırlanmış olan yasalara göre kişilerin kullanmayıp bağışlamış oldukları embriyoları kullanmak yasaktır.Biz kliniğimizde bu tür embriyoları kesinlikle kullanmamaktayız.Ancak alıcı kişilerin seçim yaparak belirledikleri bağışçılardan aldığımız gamet hücreleriyle yaptığımız embriyoları kullanmaktayız.

Embriyo Donasyonu Süreci

Öncelikli olarak bebeği taşıyacak olan kadının hazırlık süreciyle çeşitli tetkikler yapılarak hazırlıklara. Başlanır.

HSG FİLMİ

Bu işlem ile iki konu aydınlanır. Birincisi kadının rahmindeki şekil bozuklukları ve miyom, polip gibi yer kaplayan yapılar tespit edilirler. Genellikle bu durumda histereskopi ile düzeltme ameliyatı sorunu giderir. Doğumsal olan ve Mullarian adı verilen anomaliler erken Doğum ile sonuçlanabilir ve bu yüzden tek embriyo transferi yapmak gerekir.
İkinci olarak ise geçirilmiş kürtaj, ameliyat ve çizdirme işlemlerinden sonra ortaya çıkan rahim yapışıklıkları tesbit edilir. Bu sorunları da gidermeden işleme başlamak yanlıştır.

Embriyo Donasyonu nda KAN TESTLERİ

Bebeği taşıyacak olan kadına öncelikle standart testler yapılır. Bulaşıcı hastalık testleri, tiroid testleri, çeşitli Hematoloji ve biyokimya testleri yapılır.

FİZİK MUAYENE

Hastaların öncelikle tıbbi ve aile hikayesi alınır. Şüpheli durumlarda diğer uzman hekimlerden kardiyoloji ve dahiliye konsültasyonu istenir. Yine duruma göre diğer tahlil ve tetkikler istenir. Bu yapılan incelemeler ile kadının sorunsuzca gebeliğini geçirmesi amaçlanmaktadır.

ULTRASONOGRAFİ

Bu tetkikte amaç batın içinde bulunabilecek kist ve oluşumlar tespit edilir.

ENDOMETRİYUM

Bu yapı rahim içini kaplayan bir dokudur. Ultrasonla uygun bir şekilde değerlendirilmesi son derece önemlidir. Geçirilmiş rahim içi müdahaleler kalıcı olarak endometriyumu bozabilir. Endometriyum adet gören kadınlarda adetin 14—27 günleri arasında kontrol edilmelidir.

Menopozda olan kadınlarda ise 14 günlük östrojen hormonu verilerek değerlendirme yapılmalıdır.

YUMURTA VEREN DONÖRÜNÜN HAZIRLANMASI

Öncelikli olarak yumurta bağışçısının belirlenmesiyle süreç başlar.
Alıcı ailenin kan gruplarına uygun şekilde yumurta ve sperm donörünün belirlenmesi önemlidir. Doğan bebeğin anne ve babasının kan gruplarına uygun olmaması halinde ,çeşitli psikolojik be sosyolojik sorunlar oluşabilir.

EMBRİYO DONASYONU YUMURTA BAĞIŞÇISINA YAPILACAK TESTLER

Bu testler aşağıdaki gibi sıralanabilir

SEROLOJİK TESTLER

VDRL, HBsAg, Anti HCV, HIV duo

Embriyo Donasyonu HEMATOLOJİK TESTLER

Tam kan sayımı ,bu test ile vericinin yapılacak olan yumurta toplama işleminde her hangi bir risk olup olmadığı incelenir. Kansızlık, pıhtılaşma bozukluğu yaratacak trombositopeni ve enfeksiyonlar değerlendirilir.
Pıhtılaşma testleri, aPTT ve PT,INR testleri yapılır

Embriyo Donasyonu Genetik Testler

KARYOTİP

Öncelikli olarak doğum yapan bağışçılara bile Karyotip denilen kromozom analizi yapmak gerekmektedir. Bazen cinsiyet kromozomlarındaki bozukluklar ilk çocukta çıkmamaktadır.

KİSTİK FİBROZİZ

Özellikle Avrupalı kişilerde yoğun olarak rastlanabilen bir kalıtsal rahatsızlıktır. Mutlaka vericilerde taramak gerekir.

AKDENİZ ANEMİSİ

Bu hastalık aynı zamanda talasemi hastalığı olarak da bilinmektedir. Özellikle Akdeniz’e kayısı olan ülkelerde yaygındır. Hemoglobin elektroforezi ile test yapılır.

Embriyo Donasyonu için Recombine Testi

Bu test ile 500 adete yakın en sık rastlanan kalıtsal hastalığın taraması yapılabilmektedir. Bu testin maliyeti yaklaşık 1000€ kadardır.
CentoScreen®️ Carrier Screening test
içeriği:
Comprehensive screening panel ile 331 autosomal ve X-linked recessiv yada çekinik yolla geçen hastalıklar.
sekanslanmaktadır.
≥ 20x coverage
CNV reporting for 34 genes
Additional assays for SMN1, FMR1 & CYP21A2 included
Sonuç verme süresi her iki test için de
3 – 4 haftadadır. Bu testin de maliyeti 1000€ kadardır.
Recombine ve CentoScreen testleri istek halinde yaptırılır ve hastalar bu ücreti ayrıca öderler.
Yumurta bağışçısına yapılacak testler hastaların arzuları doğrultusunda değişiklik gösterebilir. Yukarıda belirtilen kan testleri standart testlerde.

YUMURTA BAĞIŞÇISINA YAPILACAK SÖZEL TESTLER

Kliniğimizde bulunan psikologlar yardımıyla yumurta bağışçısına ;

PSİKOLOJİK TESTLER

Uygulanarak kalıtsal olabileceği düşünülen çeşitli psikotik hastalıklar aranmaktadır.Bu testler ile çeşitli şizofreni, paranoya ,Kişilik bozuklukları, Oligofreniler ve Siklofrenik hastalıklar taranmaktadır.

Ayrıca istenildiğinde IQ testi de yapılabilmektedir .Biz kliniğimizde en az lise mezunu olan dönerleri kullanmaktayız.

EMBRİYO DONASYONUNDA DONÖR SEÇİMİ

Yumurta bağışçıları işlemin zorluğundan ve zaman alıcı olmasından dolayı ciddi bir iş gücü kaybıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu yüzden yumurta donasyonu serbest olan ülkelerde en azından  bağışçının bütün iş gücü kaybı ödenmektedir. İngiltere’de bağışçılara en fazla 4.400₺ çınarında bir para ödenirken, İsrail’de bu miktar devletin belirlediği rakam en az 27.000₺’dir.

Kliniğimizle işbirliği yapan tanınmış Güney Afrika ajanslarının minimum maliyeti ise 70.000₺ dir. İngiltere’de rakam çok düşük olduğundan hiç bir İngiliz bağışçı kendi ülkesinde bağış yapmamaktadır. Bu yüzden İngiliz hastaların %90 kadarı donasyon için yurt dışına gitmektedirler. Günümüzde Avrupa ve Asya kıtasında en çok tercih edilen donörler eski SSCB ülkeleri yani Ukrayna ve Rusya’dır. Bu tercihte en önemli faktör fiziksel ve atletik özellikler olmaktadır. En ekonomik ve üstün özeliklere sahip donörler bu ülkelerden tercih edilmektedir.
Bu ülkelerde evlenme yaşı erken olduğundan bu donörlerin bir çoğu erken yaşta anne olmaktadırlar .Genç annelerden yumurta almak avantajlıdır. Sağlıklı bebek doğurmuş bir donör doğurmamış donörlere göre daha güvenilirdir.

YUMURTA BAĞIŞÇISINDA TERCİH EDİLEN ÖZELLİKLER

DONÖR YAŞI

En önem arzeden özellik donörünün yaşıdır. 30 yaş üstü kişileri donör olarak kullanmamaktayız. Genç yaşta olan donör yumurtası başarı şansını artırmaktadır. Ayrıca genç donör yumurtası kullanıldığında ,bebekte ortaya çıkması muhtemel kalıtsal hastalık riski de azalmaktadır.(Down, Edward sendromu gibi hastalıklar)

DONÖRÜN SAĞLIKLI ÇOCUK YADA ÇOCUKLARININ OLMASI

Donörlerin sağlıklı bebeklerinin olması kalıtsal hastalıkların görülme ihtimalini azaltmaktadır.
Bağışçıların hem kız hem erkek çocuklarının olması ise X ve Y Kromozomu ile geçebilen cinsiyet kromozom hastalıklarının görülme riskini çok azaltmaktadır.

BOY

Bizim kliniğimizde boyu 165 cm den kısa olan donörleri kullanmamaktayız. Hastalarımız kısa boylu bağışçıları tercih ermemektedirler.

GÖZ RENGİ

Yumurta donasyonu ve Sperm donasyonu anne ve baba adayının göz rengine göre yapılmalıdır. Açık renk gözleri olan anne be baba adayına koyu renkli bir verici yumurta ve veya Sperm kullanmak bebeğin koyu göz rengine sahip olmasına yolaçabilir. Kalıtım kurallarına göre bu mümkün olmadığından ileride çocuğun ve ailesinin psikolojik ve sosyolojik sorunlarla yüzleşmesine yol açabilir.

DONÖR TEN RENGİ

Malum olduğu üzere donörlerin deri rengi yada tonu ,doğacak çocuğun cilt rengini belirleyici olmaktadır. Koyu renk baskın rol oynamaktadır. Anne ve baba
adayının ten renkleri incelenerek tecrübeli bir hekimin tavsiyesine uymak alıcılar için en iyi tercihtir.30 yıllık tecrübemizde edindiğimiz tecrübe hastalarımıza en uygun donörünün belirlenmesi için kolaylık sağlamaktadır.

EMBRİYO DONASYONUNDA BAĞIŞCININ EĞİTİM DÜZEYİ

Çeşitli ülkelerde eğitim sistemleri farklılık gösterir. Bir çok eski Doğu bloku ülkesinde kolaylıkla üniversite diploması verilmektedir. ABD, KANADA TÜRKİYE gibi ülkelerde belli bir standart varken ,Eski  Sosyalist bloğa bağlı Türkmenistan, Azerbaycan ve Ukrayna gibi ülkelerde eğitim düzeyi

Belli branşlarda düşüktür. Eğitim seviyesi bağışçınız zeka düzeyini direkt olarak yansıtan bir parametre değildir. Ancak girilmesi zor olan ve seçici olan okul mezunları kısmen de olsa bağışçınız zekasını yansıtır. İyi okullardan mezun olan ailelerin çocukları daha kolay okumaktadırlar. Ancak bir çok eğitim alamamış kişilerin çocukları da çok başarılı olmaktadırlar.

IQ daha ziyade babadan ve EQ ise anneden geçmektedir. Çocuğun başarısı yetiştiği ortamla da çok yakinen ilgilidir. Bir çok psikolojik bozukluklar, çocukluk dönemindeki ortamla ilgilidir. Örneğin şiddet gören çocuklarda psikopatlık kişilik gelişmektedir. Sağlıklı ve sevgi dolu ortam çocuk için elzemdir.

Genetik Tanı Preimplantasyon (PGD)

Preimplantasyon Genetik Tanı ; Son iki yılda gelişen teknikler birçok yeni kalıtsal hastalığın tanısını mümkün kılmıştır. İnsan genom haritasının çıkartılması sonrasında Genetik bilimi hızla yeni ufuklara doğru gitmektedir.

İnsanoğlu’nda 46 kromozom ve 90 bin gen tespit edilmiştir. Kisttik fibrozis denilen hastalıkta ki bu hastalık Batı Avrupa kökenli bireylerde yaygındır 500 kadar değişik mutasyon ile olabilmektedir. Tekrarlayan düşük yaşayan çiftlerin genetik hastalıklar açısından taranması önemlidir. Preimplantasyon Genetik Tanı ; Genetik hastalıkların hangilerinin çiftler tarafından taşındığının bilinmesi, oluşan embriyolar üzerinde de bu hastalıkların taranması şansını bize vermektedir. 1400 kadar genetik hastalık oluşturan bozukluk pahalı olmakla beraber taranabilir.

Preimplantasyon Genetik Tanı ;

Aşağıda listesi verilen hastalıklar sadece bir kez kan vererek ya da tükürük örneği üzerinden taranabilir.17-Alpha-Hydroxylase Deficiency
17-Beta-Hydroxysteroid Dehydrogenase Type III Deficiency
21-Hydroxylase-Deficient Congenital Classical Adrenal Hyperplasia
21-Hydroxylase-Deficient Congenital Nonclassical Adrenal Hyperplasia
3-Beta-Hydroxysteroid Dehydrogenase Type II Deficiency
3-Methylcrotonyl-CoA Carboxylase Deficiency: MCCC1 Related
3-Methylcrotonyl-CoA Carboxylase Deficiency: MCCC2 Related
3-Methylglutaconic Aciduria: Type 3
6-Pyruvoyl-Tetrahydropterin Synthase Deficiency
AbetalipoproteinemiaAchromatopsia: CNGB3 Related
Acrodermatitis Enteropathica
Acyl-CoA Oxidase I Deficiency
Adenosine Deaminase Deficiency
Adrenoleukodystrophy: X-Linked
Alkaptonuria
Alpha-1-Antitrypsin Deficiency
Alpha-Mannosidosis
Alpha Thalassemia
Alport Syndrome: COL4A3 Related
Alport Syndrome: COL4A4 Related
Alport Syndrome: X-linked
Amegakaryocytic Thrombocytopenia
Andermann Syndrome
Androgen Insensitivity Syndrome: Complete
Argininosuccinate Lyase Deficiency

Aromatase Deficiency

ARSACS
Arts Syndrome
Aspartylglycosaminuria
Ataxia-Telangiectasia
Ataxia with Vitamin E Deficiency
Autosomal Recessive Polycystic Kidney Disease
Bardet-Biedl Syndrome: BBS10 Related
Bardet-Biedl Syndrome: BBS12 Related
Bardet-Biedl Syndrome: BBS1 Related
Bardet-Biedl Syndrome: BBS2 Related
Bare Lymphocyte Syndrome: Type II
Bartter Syndrome: Type 4A
Beta-Hexosaminidase Pseudodeficiency
Beta-Ketothiolase Deficiency
Beta Thalassemia
Biotinidase Deficiency
Bloom Syndrome
Canavan Disease
Carnitine Palmitoyltransferase IA Deficiency
Carnitine Palmitoyltransferase II Deficiency
Cartilage-Hair Hypoplasia
Cerebrotendinous Xanthomatosis

Charcot-Marie-Tooth Disease with Deafness: X-Linked: GJB1 Related

Charcot-Marie-Tooth Disease with Deafness: X-Linked: PRPS1 Related
Cholesteryl Ester Storage Disease
Choreoacanthocytosis
Choroideremia
Chronic Granulomatous Disease: X-Linked
Citrullinemia: Type I
Classical Galactosemia
Congenital Disorder of Glycosylation: Type 1A: PMM2 Related
Congenital Disorder of Glycosylation: Type 1B: MPI Related
Congenital Disorder of Glycosylation: Type 1C: ALG6 Related
Congenital Lipoid Adrenal Hyperplasia
Congenital Neutropenia: Recessive
Corneal Dystrophy and Perceptive Deafness
Corticosterone Methyloxidase Deficiency
Creatine Transporter Defect
Crigler-Najjar Syndrome
Cystic Fibrosis
Cystinosis
D-Bifunctional Protein Deficiency
Diabetes: Recessive Permanent Neonatal
Dihydropyrimidine Dehydrogenase Deficiency
Du Pan Syndrome
Dystrophic Epidermolysis Bullosa: Recessive
Ehlers-Danlos Syndrome: Type VIIC
Ellis-van Creveld Syndrome
Emery-Dreifuss Myopathy: X-Linked
Enhanced S-Cone
Ethylmalonic Aciduria
Fabry’s Disease
Factor IX Deficiency
Factor VIII Deficiency
Familial Dysautonomia
Familial Hyperinsulinism: Type 1: ABCC8 Related
Familial Hyperinsulinism: Type 2: KCNJ11 Related
Familial Mediterranean Fever
Familial Mediterranean Fever: Mild Form
Fanconi Anemia: Type C
Fragile X Syndrome
Fumarase Deficiency

Galactokinase Deficiency

Gaucher Disease
Gitelman Syndrome
Globoid Cell Leukodystrophy
Glucose-6-Phosphate Dehydrogenase Deficiency
Glutaric Acidemia: Type I
Glycine Encephalopathy: AMT Related
Glycine Encephalopathy: GLDC Related
Glycogen Storage Disease: Type IA
Glycogen Storage Disease: Type IB
Glycogen Storage Disease: Type II
Glycogen Storage Disease: Type III
Glycogen Storage Disease: Type IV
Glycogen Storage Disease: Type V
Glycogen Storage Disease: Type VII
GM1-Gangliosidoses
GRACILE Syndrome
Guanidinoacetate Methyltransferase Deficiency
Hemochromatosis: Type 1: HFE Related
Hemochromatosis: Type 2A: HFE2 Related

Hemochromatosis: Type 3: TFR2 Related
Hemoglobinopathy: Hb C
Hemoglobinopathy: Hb D
Hemoglobinopathy: Hb E
Hemoglobinopathy: Hb O
Hereditary Fructose Intolerance
Herlitz Junctional Epidermolysis Bullosa: LAMA3 Related
Herlitz Junctional Epidermolysis Bullosa: LAMB3 Related
Herlitz Junctional Epidermolysis Bullosa: LAMC2 Related
Hermansky-Pudlak Syndrome
HMG-CoA Lyase Deficiency
Holocarboxylase Synthetase Deficiency
Homocystinuria Caused by CBS Deficiency
Hunter Syndrome
Hurler Syndrome
Hypohidrotic Ectodermal Dysplasia: X-Linked
Hypophosphatasia
Inclusion Body Myopathy: Type 2
Isovaleric Acidemia
Joubert Syndrome
Juvenile Retinoschisis: X-Linked
Laryngoonychocutaneous Syndrome
Leber Amaurosis
Leigh Syndrome: French-Canadian
Limb-Girdle Muscular Dystrophy: Type 2D
Limb-Girdle Muscular Dystrophy: Type 2E
Limb-Girdle Muscular Dystrophy: Type 2I
Lipoprotein Lipase Deficiency

Long Chain 3-Hydroxyacyl-CoA Dehydrogenase Deficiency

Luteinizing Hormone Resistance (Leydig Cell Hypoplasia)
Maple Syrup Urine Disease: Type 1A
Maple Syrup Urine Disease: Type 1B
Maple Syrup Urine Disease: Type 3
Medium Chain Acyl-CoA Dehydrogenase Deficiency
Metachromatic Leukodystrophy
Methylmalonic Acidemia: MMAA Related
Methylmalonic Acidemia: MMAB Related
Methylmalonic Acidemia: MUT Related
Methylmalonic Aciduria and Homocystinuria: Type cblC
MTHFR Deficiency: Severe
Mucolipidosis: Type II
Mucolipidosis: Type IV
Muscle-Eye-Brain Disease
Myotubular Myopathy: X-Linked
Nemaline Myopathy: NEB Related
Nephrotic Syndrome: Type 1
Nephrotic Syndrome: Type 2
Neuronal Ceroid-Lipofuscinosis: CLN3 Related
Neuronal Ceroid-Lipofuscinosis: CLN5 Related
Neuronal Ceroid-Lipofuscinosis: CLN6 Related
Neuronal Ceroid-Lipofuscinosis: CLN8 Related
Neuronal Ceroid-Lipofuscinosis: MFSD8 Related
Neuronal Ceroid-Lipofuscinosis: PPT1 Related
Neuronal Ceroid-Lipofuscinosis: TPP1 Related
Niemann-Pick Disease: Type A

Niemann-Pick Disease: Type B

Niemann-Pick Disease: Type C1
Niemann-Pick Disease: Type C2
Nijmegen Breakage Syndrome
Nonsyndromic Hearing Loss and Deafness: DFNB1 Related
Ornithine Transcarbamylase Deficiency
Ornithine Translocase Deficiency
Pendred Syndrome
Persistent Mullerian Duct Syndrome
Persistent Mullerian Duct Syndrome: Type II
Phenylalanine Hydroxylase Deficiency
Polyglandular Autoimmune Syndrome: Type I
Primary Hyperoxaluria III
Primary Hyperoxaluria: Type 1
Primary Hyperoxaluria: Type 2
Progressive Familial Intrahepatic Cholestasis: Type 2
Propionic Acidemia: PCCA Related
Propionic Acidemia: PCCB Related
Pseudocholinesterase Deficiency
Pycnodysostosis
Pyruvate Dehydrogenase Deficiency: Autosomal Recessive
Pyruvate Dehydrogenase Deficiency: X-Linked
Retinitis Pigmentosa: Autosomal Recessive: DHDDS Related
Rhizomelic Chondrodysplasia Punctata: Type I
Salla Disease
Sandhoff Disease
SCID: X-Linked
Short Chain Acyl-CoA Dehydrogenase Deficiency
Sickle-Cell Anemia
Sjogren-Larsson Syndrome
Smith-Lemli-Opitz Syndrome
Spinal Muscular Atrophy: SMN1 Linked
Stuve-Wiedemann Syndrome

Sulfate Transporter-Related Osteochondrodysplasia

Tay-Sachs Disease

Tyrosine Hydroxylase Deficiency
Tyrosinemia: Type I
Usher Syndrome: Type 1C
Usher Syndrome: Type 1D
Usher Syndrome: Type 2A
Usher Syndrome: Type 3A
Usher Syndrome: Type IB
Usher Syndrome: Type IF
Very Long-Chain Acyl-CoA Dehydrogenase Deficiency
Walker-Warburg Syndrome
Wilson Disease
Wolman Disease
Zellweger Spectrum Disorders: PEX10 Related
Zellweger Spectrum Disorders: PEX1 Related

 

Yumurta ve Sperm Dondurma

Gamet ve embriyo dondurma işlemi üremeye yardımcı tedavilerinin belirli aşamalarında uzun yıllardır kullanılmaktadır. Bu, embriyo, sperm ve daha zor olan yumurta dondurma işlemi, zorunlu bir işlem olarak zaman zaman yapılmaktadır. Fazla olan embriyolar ve tıbbi zorunluluk durumunda (Endometriyumu hazırlamak, OHSS denilen bir komplikasyonu önlemek gibi amaçlar için) dondurulurlar, Sperm ve embriyo başarılı bir şekilde dondurulurken yakın bir zamanlara kadar yumurta dondurma işlemi çok düşük bir başarı oranıyla yapılabiliyordu. Dondurma işlemi yapılacak olan yumurtanın sitoplazma (Çekirdeğin etrafını saran, çekirdek ve hücre zarı arasındaki tüm boşluğu dolduran jöle kıvamında yapı)yapısı, genetik materyalin sitoplazma içindeki durumu ve hücrenin büyüklüğü işlemin uygulanmasını zorlaştırıyordu. Yumurta hücresi insan vücudundaki en büyük hücre olup oluşan bebeğin ilk dönemlerinde bir küvöz işlevi görmektedir. Yakın zamanlarda geliştirilen yeni tekniklerle ve dondurma solüsyonlarıyla yumurta dondurma yolunda büyük bir yol kat edildi. Bizim ekibimiz bu gün artık dondurulmuş yumurta ile de yüksek başarı oranları sağlamaktadır.2008’li yıllardan bu yana 100’lerce işlem başarıyla gerçekleştirilmiştir. Kliniğimiz Avrupa’da, ilk olarak, yumurta dondurma işlemini yoğun bir şekilde kullanan ve yüksek başarı sağlayan kliniktir. Merkezimizin laboratuvar sorumlusu Embriyolog Ali Kızılkanat, Önder Çoban ve Oğuzhan Hacıfazlıoğlu’nun katkılarını saygıyla anıyoruz.

Yumurta Dondurmanın Teknik Özellikleri

Yumurta hücresinin dondurulabilmesi için yumurtanın öncelikli olarak M2 tabir edilen döllenmeye hazır bir durumda olması gereklidir. Bu M2 içerisinde 23 kromozom içeren spindle adı verilen baklava tarzında şekli olan bir çekirdek vardır. Ve geri kalan 23 kromozom hücre dışında bulunur ve “polar body” kutup cisimciği adını alır. Yumurta dondurma işlemlerindeki en önemli sorun hücre içinde bulunan sıvıdır. Donma esnasında bu sıvı buz kristali haline gelerek hücrenin içindeki organellerin ve dondurma esnasında hücre içerisinde dağılacak olan çekirdek içeriğinin parçalanmasına ve bozulmasına neden olur. Bu yüzden donma işlemi olmadan önce mümkün olduğu kadar hücre içindeki suyun alınması gerekir. Yumurta dondurma işleminde de özel konsantrasyonda hazırlanan sıvılar yardımıyla hücreye zarar vermeden su dışarıya alınır ve yerine hücre içine özel bir sıvı girişi sağlanır. Bu içeriye giren sıvı otomobillerde kullanılan antifriz sıvısına benzeyen yapıda ve normalde hücrelere toksik bir yapıdadır. Bu şekilde donma işleminde suyun kristalleşmesinden kaynaklanan hasarlar önlenecek ve camlaşma yani bilimsel adıyla vitrifikasyon olacaktır. Günümüzde yumurta dondurma için kullanılan iki farklı teknik vardır.

Bunlar:

Yavaş Dondurma (slow Freezing): Yumurta, özel dondurma sıvılarında bekletildikten sonra bir cihaz yardımıyla yavaş yavaş soğutularak dondurulur. Bu işlemde genellikle -30/-35 C ye kadar yavaş yavaş soğutulan yumurtalar daha sonra -196 C sıvı azot içine daldırılır. Yavaş dondurma sperm ve embriyoda başarılı olsa da yumurta dondurmada yeterli başarı oranlarını vermediği için terk edilmiştir. Yumurta dondurma işlemi günümüzde vitrifikasyon tekniğiyle yapılmaktadır.

Hızlı dondurma- Vitrifikasyon (Camlaştırma)

Uzun yıllardır embriyo ve spermleri dondurma ve değerlendirme işleminde de kullanılan bu yöntem geliştirilerek yumurta dondurma için de uygun hale getirilmiştir. Hücre Oda sıcaklığından (~24C) ve -186 C derecelere kadar hızla soğutulur. Sperm ve embriyo başarılı bir şekilde dondurulurken yakın bir zamana kadar yumurta dondurma uygulanamıyordu. Döllenmemiş yumurtanın sitoplazma yapısı, genetik materyalin stoplazma içindeki durumu ve hücrenin büyüklüğü işlemin uygulanmasını zorlaştırıyordu. Son yıllarda geliştirilen yeni tekniklerle ve dondurma solüsyonlarıyla büyük bir yol kat edildi. Bu gün artık dondurulmuş yumurta ile de yüksek başarı oranları yakalanabilmektedir. Teknik aynı olsa da klinikler arasında farklı protokoller uygulanabilir. Biz kendi kliniğimizde kendi uygulama solüsyonlarını hazırlayıp yıllardır sürdürdüğümüz araştırma geliştirme çalışmaları sonrasında hazırladığımız protokolü uyguluyoruz. Piyasada satılan hazır bu kimyasallar ve dondurma çubukları üzerinde yazan tariflere uyulduğu halde bile maalesef iyi sonuç almak mümkün olmamaktadır. Her kliniğin uzun uğraş ve zaman alan adaptasyon çalışmalarını yapması kaçınılmazdır.

Yumurta Dondurma İşlemi Hangi Tip Hastalara Uygulanır

1- Kariyer yapma sebebiyle anne olma hayalini daha sonraya erteleyen kadınlara uygulanır.

2- Kemoterapi, Radyoterapi gibi kanser için kullanılan ağır tedaviler görmesi gereken kadınlara kullanılır. Tedavi sonrasında, yumurtalıklarının işlevini kaybetme riski olduğundan gebelik sağlanabilmesi için yumurtalar veya yumurtalıklara ait dokular dondurularak saklanır.

3- Tüp bebek tedavisinde yumurtalar toplanmasına rağmen erkekten sperm elde edilemezse daha sonra işlem yapmak amacıyla yumurtalar saklanır.(Bazen işler planlandığı gibi gitmez ve erkek zamanında sperm veremez, uçağını kaçırır, hastalanır vs.)

4- Donör yumurtalarına alıcı gelmezse veya fazla yumurta varsa ileride kullanılmak amacıyla dondurularak saklanır.
Yumurta gelişimi az olan bayanlarda yumurtalar bir kaç seans toplanarak ve dondurularak biriktirilebilir. (Havuz oluşturma) Ve daha sonra hepsi birlikte çözülür ve daha fazla embriyo oluşturularak başarı şansı artırılabilir.

Yumurta Nasıl Elde Edilir?

Ön hazırlıkları yapılan kadınların çeşitli yöntemler kullanarak hazırlanması ilk aşamadır. Yumurta gelişimi için ovülasyon indüksiyonu denilen ilaç tedavisi uygulanır. Doğal olarak ta yumurta gelişimi takip edilip yumurta elde edilebilir. İlaç tedavisi ile yumurta toplanmasına kadar geçen süre yaklaşık 10-15 gündür. İlaçlarınızı evde kullanabileceğiniz için sadece bir gün merkezimizde yumurta toplama işlemi için bulunmanız yeterlidir.

Diğer tüp bebek işlemlerinde de uygulanan bu ilaç tedavisi veya doğal yumurtlamanın takibi ile gelişen yumurtalar genel anestezi altında toplanır. Ağırlık bir işlem olduğundan anestezi şarttır. Bazı kliniklerde anestezi yerine Dormicum gibi sersemletici ilaçlar uygulanmaktadır beraber en sağlıklı yaklaşım bir Anestezi Uzmanı Doktor tarafından uyutulmaktır. Güvenli ve konforlu olan yaklaşım budur.

Anestezi altında vajinal yoldan yumurtalıklardaki foliküllerden elde edilen sıvılar mikroskop altında kontrol edilir. Yumurtalar bulunur ve kuluçka makinası ya da inkübatör içinde dinlendirilir. Yumurtalardan olgun olanlar ayrılır ve dondurma işlemine geçilir. İşlem sonunda yumurtalar sıvı azot içine daldırılarak soğutulur. Kelime anlamı camlaştırma olan bu yöntemle yüksek başarı sağlanabilmektedir. Dondurulmuş yumurtaların çok uzun süreler sağlıklı olarak bozulmadan kalabileceğine inanmaktayız. Kişisel tecrübemiz en az beş yıl dayanabileceği yönündedir.

TÜP BEBEK TEDAVİ SÜRECİ

YUMURTA OLUŞTURMA VE YUMURTA TOPLAMA

Tüp bebek tedavisine başlangıç yapıldığında ikinci adım kadının yumurtalıklarının uyarılması ve yumurta oluşturulmasıdır. Bu aşamada kadının yumurtalıklarından embriyo oluşumuna elverişli, kaliteli yumurtalar elde etmek için yumurta geliştirici ilaçlar, vitamin ve iğneler kullanılır.  8 – 12 gün kadar süren bu süreç içerisinde ilaç dozajı kişinin yaşı ve kilosu gibi değişkenlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir.

Genel anestezi altında yapılan yumurtaların toplanma işlemi üçüncü adımdır. Yumurta toplama işlemi esnasında erkek de sperm alınmaktadır. Bu işlem öncesinde erkeğe 3 – 4 günlük cinsel perhiz önerilir. Sperm ve yumurtaların alınmasının ardından birleştirme işlemi laboratuvar ortamında klasik tüp bebek yöntemi veya mikroenjeksiyon yöntemi tercih edilerek birleştirilir.

 

TÜP BEBEK TEDAVİSİ ÖNCESİ

Tüp bebek tedavi öncesinde ilk olarak Robert G. Edwards tarafından kullanılan modern tüp bebek tedavisi yöntemi, İngiltere’de ilk ortaya çıktığı 1978 yılından bu yana birçok çocuk sahibi olamayan çifte umut oldu. Yıllar içerisinde gelişerek dünyaya yayılan tüp bebek tedavisi, birçok çiftin çocuk sahibi olmasına yardımcı oldu ve olmaya devam ediyor.

Dünyada tüp bebek tedavisinin geçmişi 1978 yılına dayansa da tüp bebek tedavisi ile Türkiye’de ilk çocuk 1989 yılında Ege Üniversitesi’nde dünyaya geldi. O günden bu yana, çiftlerin çocuk sahibi olması için uygulanan tüp bebek tedavisi yöntemleri de büyük ölçüde gelişme gösterdi. Gelişen ve değişen çağa ayak uyduran, teknolojinin nimetlerinden yararlanan tıp dünyasında, o yıllara kıyasla daha basit ve hızlı yöntemlerle tüp bebek işlemi gerçekleştirilmektedir.

Tüp Bebek Tedavi Öncesinde Tüp Bebek Tedavisinin Aşamaları Nelerdir ?

Her yıl binlerce çift, tüp bebek tedavisine başlamak için doktorlara başvuruyor. Çiftlerin büyük bir çoğunluğu da tedaviye başlanmasının ardından çocuk sahibi olabiliyor. Çocuk sahibi olamayan çiftler, ilk olarak  tüp bebek tedavisinin aşamaları hakkında bilgi almak istiyor. Çiftlerin bu noktada doktor ile iletişimi, tedavi sürecinin aşamalarının detayları hakkında bilgi sahibi olması, tedavi süreci boyunca anne adayını daha sakin ve sabırlı bir tavır takınmasını da desteklemektedir.

  1. Aşama- İlk muayene ve çift değerlendirmesi
  2. Aşama – Yumurta Oluşturma
  3. Aşama – Yumurta toplama
  4. Aşama – Embriyo transferi
  5. Aşama – Gebelik testi

İlk Muayene ve Çiftin Değerlendirilmesi

Tüp bebek süreci, çiftin doktora gelmesi ile başlar. Birçok çift, çocuk sahibi olamadıklarını ve tüp bebek tedavisine başlamak istediklerini belirterek kliniğimize başvuruyor. Öncelikle bu çiftlerin muayene edilip, değerlendirilmeleri gerekiyor çünkü her hastalık ve sağlık sorununda olduğu gibi tedavi de sorun da kişiye özgüdür.

Bazı çiftler, tüp bebek tedavisine başlamak için aceleci davranabiliyor. Korunmasız yaşanan birkaç ilişkinin hemen ardından tüp bebek tedavisi için başvurabiliyor. Ancak biz uzmanlar, çiftlere en az 1 yıl korunmasız ilişki yaşandıktan sonra çocuk sahibi olmak için tüp bebek tedavisine başlangıç yapılmasını tavsiye ediyoruz. Çift değerlendirilmesinde hem anne hem baba adayının test – muayene sonuçları, yaşları vb. birçok noktada dikkate alınmaktadır.

Değerlendirme aşamasında çoğunlukla çiftlerden istenen raporlar şöyledir;

  • Her türlü ameliyat raporu veya notu
  • Sperm tahlili
  • Kadın ve erkek kan testleri
  • Daha önce uygulanan varsa tedavi raporları
  • Rahim filmi
  • Kromozom analizi
  • Varsa başka hastalıklara ilişkin raporlar

Tüp Bebek Tedavisi Sonrası

Embriyo Transferi ve Gebelik Testi

Laboratuvar ortamında uzman bir ekip tarafından döllenen ve 2 ila 6 gün arasında oluşan embriyo, ağrısız ve özel bir kateter kullanılarak anne rahmine transfer edilir. Bu basit işlem 5-10 dakika sürer. Transfer sonrası, tüp bebek aşamalarının tamamlanmasının ardından, başarılı olup olmadığının tespiti için gebelik testi yapılır.

Transferden sonra anne adayı 1 gün sonra ılık bir duş alabilir. Gebelik testi, embriyo transferinden 12 gün sonra yapılır ve bekleme süresi boyunca çiftin cinsel ilişkiye girilmesi önerilmez. Gebelik sonuçlarının pozitif çıktığı durumlarda dahi ilk 3 ay ilaç desteği kesilmez.

Erkeğe Bağlı Sorunlar

Varikosel

Varikosel Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Varikosel ameliyatı mikrocerrahi yöntemle yapılmaktadır. Kasık bölgesinde 2 cm.’lik bir kesiden girilerek testis damarlarına ulaşılır. Mikroskop altında genişlemiş toplardamarlar diğer damarlardan ayrılarak bağlanır.

Varikosel ameliyatı ne kadar sürer?

Varikosel ameliyatı mikrocerrahi yöntemlerle yapıldığı için o bölgede bulunan tüm damarların bağlanması gerekir. Ameliyatın tek taraflı ya da çift taraflı olması ve bağlanan damar sayısı ile ilişkili olarak süre 1-2,5 saat arasında değişebilmektedir.

Varikosel ameliyatının riskleri var mıdır?

Varikosel ameliyatı mikrocerrahi yöntemle yapıldığı için komplikasyon oranı son derece azdır. En önemli risk testis atardamarının bağlanması ve buna bağlı ameliyat sonrası testis küçülmesi ve kanlanmasının bozulmasıdır. Ancak ameliyat mikrocerrahi yöntemle gerçekleştirildiği için atardamar ve toplardamar ayrımı çok net yapılabilmektedir. Bu tür bir komplikasyon yaşanma ihtimali günümüzde son derece düşüktür. Hidrosel yani testis etrafında sıvı toplanması olasılığı da son derece azalmıştır. Bunun dışında bütün ameliyatlarda yaşanabilecek ameliyat sonrası enfeksiyon gelişimi, kanama oluşumu gibi riskler göz ardı edilmemelidir. Sterilizasyona dikkat edilmesi ve kanama kontrolünün yapılması gibi önlemlerle, yaşanabilecek sorunlar minimuma indirilmektedir.

Varikoselin farklı tedavi yöntemleri var mıdır?

Varikoselin farklı cerrahi ve radyolojik yöntemlerle tedavisi yapılmaktadır.

Varikosel embolizasyonu; Kasıktan girişimsel radyoloji yöntemleriyle girilerek, genişlemiş damarların içerisine tıkayıcı madde enjeksiyonu yapılabilir. Ancak bu yöntemde, tıkayıcı maddenin mobilize olması yani başka yerlere gitmesi, maddenin zaman içinde etkinliğinin kaybolması, ağrı ve alerjik reaksiyon gibi yan etikler yaşanabilmektedir. Bu tedavi yaklaşımı uluslararası kılavuzlarda çok fazla önerilmemektedir.

Mikrocerrahi haricinde de başvurulan cerrahi yöntemler bulunmaktadır.  Kasık bölgesinden, yüksek kasık bölgesinden ya da laparoskopik yaklaşımlar vardır. Ancak alt kasık bölgesinden mikroskop altında yapılan ameliyat altın standart olarak kabul edilmektedir.

Varikosel tekrarlar mı?

Varikoselin farklı tedavi yöntemleri vardır ancak mikrocerrahi yöntemiyle yapılan ameliyatlarda nüks etme ihtimali neredeyse sıfıra yakındır.

Varikoselin iyileşme süresi ne kadardır?

Mikrocerrahi yöntemiyle yapılan ameliyatın ardından hasta 2-3 gün içinde normal aktivitesine 1 hafta 10 gün içerisinde ise rutin iş hayatına dönebilmektedir. Ağır efor gerektiren, egzersiz gibi aktivitelerin gerçekleştirilmesi ise 4-6 haftayı bulabilir.

Varikosel ameliyatı sonrası spermler ne zaman düzelir?

Varikosel ameliyatının sperm üzerindeki etkisini değerlendirmek için sperm yapım süresi göz önüne alınmalıdır. Testiste ana germ hücresinden olgun sperm yapımına kadar geçen süre ortalama 90 gün olarak kabul edilir. Bu yüzden ameliyattan sonra 3 ayda bir sperm parametrelerini kontrol edilir. Varikosel sonrası sperm üretimi bakımından en iyi iyileşme 6. ayda ortaya çıkmaktadır. 6. ayda sperm parametrelerinde düzelme varsa artışın daha belirgin hale geldiği 9. ve 12. aylar beklenmelidir.

Ancak, ameliyattan 6 ay sonra sperm parametrelerinde bir değişiklik yoksa hastada ameliyata bağlı ek bir iyileşme beklenmemelidir. Hastayı diğer tedavi alternatiflerine yönlendirmek gerekir. Ameliyattan sonra %60-70 oranında hastanın sperm parametrelerinde düzelme görülür. % 30 – 40 oranında hastada her hangi bir düzelme görülmezken %1’den daha az hastada varikosel ameliyatından sonra daha kötüye gidiş izlenebilir. Çok nadir görülen bu durum daha çok çift taraflı varikosel yaşayan hastalarda meydana gelmektedir.

Ameliyat sonrası hastaların dikkat etmesi gereken durumlar nelerdir?

Varikosel ameliyatı sonrası erken dönemde doktor önerisine uyarak sportif aktivite, ağır egzersiz gerektiren işler ve cinsel aktiviteden uzak durmak gerekir. Cinsel aktivite için 15-20 günlük bir süreç, efor gerektiren spor ve diğer egzersizler için de 4-6 hafta uzak beklenmesi uygundur. Bunların dışında doktorun tavsiye edeceği tedavi yöntemlerine uymak gerekir.

Ameliyat sonrası yumurtalıkta ağrı yaşanır mı?

Cerrahi bir girişim olan varikosel ameliyatında özelikle testis bölgesindeki sinirsel dokuların zedelenmesine bağlı olarak bir miktar nevralji tarzında ağrı olabilir. Bunun yanında sadece testis ağrısı şikayeti yaşayan hastaların ameliyat edilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Bu tür hastalarda ağrının altında yatan çok fazla neden bulunabilmektedir. Bu tür hastalarda ameliyat sonrası da ağrı devam etmektedir. Başarısız ameliyatın en önemli nedeni kısırlık problemi olmadığı buna karşın tek başına ağrı yaşayan hastalardır.

Varikosel ameliyatı sonrası şişlik yaşanır mı?

Ameliyat sonrası testis bağ dokusunun serbestleşmesine bağlı ameliyat edilen tarafta testis sarkması normal karşılanabilir. Ancak şişlik, testis etrafında normal olan sıvının artması yani Hidrosel gelişmesidir. Mikrocerrahi yöntemi dışında uygulanan yöntemlerde daha fazla yaşanan bir durumdur. Mikrocerrahi yöntemle yapılan ameliyatlarda% 1‘den az oranda görülen bir sorundur. Lenfatik damarlar net olarak ortaya konulduğu ve bağlanma ya da yakılma gibi işlemler yapılmadığı için lenfatik dolaşım etkilenmemekte dolayısıyla ameliyat sonrası testis etrafında sıvı toplanması, şişlik oluşmamaktadır.

Varikosel ameliyatı olanların çocuğu olur mu?

Ameliyat sonra hastaların % 60-70’inde sperm parametresinde düzelme olur. Eğer 6. ayda sperm parametrelerinde bir iyileşme yoksa, hastanın sperm parametrelerine göre yaş faktörü, kadın faktörü gibi durumlar göz önünde bulundurularak aşılama ya da tüp bebek gibi yöntemlere yönlendirmekte fayda vardır. Genel durumu değerlendirmek için doktora gelen ve sperm parametreleri bozuk varikosel tanısı konulan genç bir hasta normal yollarla çocuk sahibi olmak istiyorsa bu tür hastalara varikosel ameliyatı önerilebilir. Ancak aynı tanı konulan ve yaşı geçkin olan hastaları varikosel ameliyatıyla zaman kaybettirmek yerine tüp bebek ya da aşılama gibi tedavilere yönlendirmek daha uygundur. Burada hastaların klinik durumu ile birlikte yaşı göz önünde bulundurulur. Kısırlık sadece bireyin durumu olarak değil çiftlerin durumu olarak iki taraflı değerlendirilmelidir.

Varikosel tedavi edilmezse ne olur?

Varikosel kronik bir durumdur ve kendi kendine düzelmesi söz konusu değildir. Tedavi edilmezse ilerleyerek testis boyutlarında küçülme, varikosel boyutunda genişleme, sperm parametrelerinde daha fazla azalma, ileri dönemlerde testiste hormonal bozulmalara neden olabilir. Bunların hiçbiri olmayıp kişide standart olarak ömür boyu kalabilir. Her varikoselin ameliyat edilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.

Azospermi

Azospermi, erkekten alınan meni örneğinde hiç sperm bulunmamasına verilen addır. Dünya çapında ortalama erkeklerin yüzde 1’inde, kısırlık sorunu yaşayan erkeklerde ise yüzde 10 ile 15 oranında azospermi sorunu görülmektedir.

Azospermi teşhisi nasıl yapılır ve türleri nelerdir?

Azospermi kendi içerisinde tıkanıklığa bağlı olan ve tıkanıklığa bağlı olmayan şekilde sınıflandırılmıştır. Tıkanıklığa bağlı olan hastalıkta, erkeğin testislerinde meni olmasına rağmen, kanallarda veya testiste bulunan tıkanıklıktan dolayı meni dışarıya çıkmaz.

Tıkanıklığa bağlı olan sorunların genel kaynağı doğuştan sperm kanallarının olmaması veya genital bölgede gerçekleşen enfeksiyonların sonucudur. Doğuştan kaynaklı olmasa da ilerleyen yaşlarda erkekte bu rahatsızlığa yakalanmakta mümkündür.

Tıkanıklığa bağlı olmayan azosperm i olarak bilinen tür genellikle doğuştan gelen genetik ve hormonel bozukluklar başlıca sebeplerindendir. Bunu örneklendirecek olursak, doğuştan testislerin yukarıda olması rahatsızlığın başlıca sebebi olarak gösterilebilir. Nadir gösterilmekle birlikte radyasyona maruz kalmakta rahatsızlığın başlıca sebeplerinden biridir.
Azospermi teşhisi koyulurken dikkat edilmesi gereken en büyük farktörlerden biriside ağır oligospermi ile karıştırılmamasıdır. Bunun sebebi ağır oligospermi olarak bilinen rahatsızlıkta çok azda olsa menide sperm bulunması ve bu spermin mikroenjeksiyon kullanımı için mümkün olabilir. Bu durumda hastanın ilave testlere gereksinim duymasının önüne geçilmiş olunur. Dünya sağlık örgütünün yayınladığı bildiride “en az iki meni örneğinde santrifüj sonrası çökeltinin mikroskopik incelemesi yapılmadan azospermi tanısı koyulamayacağını” belirtilmiştir.”

Azospermi Tedavisi Olan Bir Hastalık mı?

Azosperm i teşhisi konulan hastada tedavi uygulanmadan önce rahatsızlığın türünün teşhisi çok önemlidir. Tıkanıklığa bağlı olan türün tedavisinde, kanallardaki tıkanıklık cerrahi operasyon ile açılır ve spermin dışa çıkartılması sağlanır. Operasyonun ardından doğal yollar ile gebelik süreci takip edilir.

Tıkanıklığa bağlı olmayan durumlarda ise cerrahi operasyon ile sperm, testislerden veya toplayıcı kanallardan elde edilmektedir. Kesinleşen tanıdan sonra en iyi biyopsi yöntemlerinden biri olarak bilinen Mikro-TESE yöntemi uygulanmaktadır. Bu yöntem yumurtalık dokusunu mikroskopta inceleyerek sperm bulunabilecek yerlerden doku alınmasını sağlar. Ender durumlarda sperme rastlanmaz ise alınan doku örnekleri patolojik tanıya gönderilir. Çıkan sonuca göre doktorun vereceği tedavi yönteminden sonra Mikro-TESE işlemi tekrar uygulanarak sperm elde edilmektedir.

Kadına Bağlı Sorunlar

Endometriozis​

Endometriozis tedavisinde;

  • Hastanın yaşı,
  • Gebelik isteği,
  • Belirtilerin şiddeti,
  • Hastalığın evresi dikkate alınmalıdır.

Tedavi medikal, cerrahi veya kombine tedavi şeklinde olabilir.

Medikal Tedavi

Çocuk isteği olmayan, büyük çikolata kisti (endometrioması ) olmayan, ağrılı adet gören, cinsel ilişkide ağrı hisseden, kronik pelvik ağrısı olan endometriozisli hastalarda tercih edilmesi gereken bir tedavi şeklidir.

Medikal tedavi ile hastalık iyileştirilemez, sadece yukarda belirtilen ağrı belirtilerini (semptomlarını) ortadan kaldırmak ve adet düzensizliklerini düzeltmek mümkündür. Tedaviyi kestikten bir müddet sonra aynı belirtiler tekrar görülmeye başlanır.

Medikal tedavide:

  • Oral kontraseptifleri
  • progestagenler
  • androjenler
  • non seteroit antienflamatuar ilaçlar
  • GnRH anologları

kullanılır. Son zamanlarda bunlara aramatöz inhibitörleri ilave edilmiştir. Nadiren antideprasan ilaçların da tedaviye ilave edildiği durumlar olabilmektedir. Çikolata kistlerinde medikal tedavinin bir faydası gösterilememiştir.

Cerrahi Tedavi

5 cm çapından büyük endometriomalarda, ilaçla tedaviye dirençli ağrılarda ( dismenore, disparonea, kronik pelvik ağrı) özellikle derin endometriozisin yol açtığı ağrılarda tercih edilmesi gereken bir tedavi metodudur. 5 cm den küçük endometriomalarda, şiddetli ağrı yoksa, özellikle hasta bekarsa cerrahi tedaviden uzak durmak gerek.

Cerrahi tedavi laparoskopik cerrahi veya açık cerrahi şeklinde olabilir. Açık cerrahi olacaksa mikrocerrahi prensiplerine uygun olarak yapılmalıdır.

Laparoskopik cerrahi açık cerrahiye oranla daha fazla tercih edilmektedir.

Bunun nedenleri:

  • Laparoskopik cerrahi de ameliyat sonrası adezyon (yapışıklık) görülme oranı daha azdır.
  • Hastanede kalış süresi daha kısadır.
  • Ameliyat sonrası ağrı daha azdır.
  • Hastanın iyileşme süreci daha kısadır, dolayısıyla günlük aktivitesine ve çalışma hayatına daha erken döner.
  • Ameliyat sonrası komplikasyon görülme oranı daha azdır.
  • Kozmotik üstünlüğü vardır, ameliyat sonrası yara izi pek görülmez.

Laparoskopik cerrahi de endometriomalar için farklı teknikler kullanılmıştır. Bunlar:

  • a- Kist sıvısının aspirasyonu,
  • b- Kist sıvısının aspirasyonu ve kist cıdarının koterizasyonu,
  • c- Kistin kapsülü ile birlikte çıkarılması.

Kist sıvısının aspirasyonu tercih edilen bir yöntem değildir. Çünkü böyle hastalarda kısa zaman sonra kistin tekrarladığı görülmektedir. Kist sıvısının aspirasyonunu takiben kist cıdarının koterizasyonun da risk over rezervinin azalmasıdır, bazı kapsülü ile kistin çıkartılamadığı vakalarda uygulanabileçek bir yöntemdir.

Kistin kapsülü ile birlikte tam olarak çıkartıldığı teknik en güvenilir ve tercih edilen tekniktir.Bu teknikle yapılan bir ameliyat sonrası kistin tekrarlama riski diğer tekniklere oranla daha azdır ve diğerlerine oranla ameliyat dan çok daha uzun sürede olmaktadır.

İnfertilite hastalarında ameliyatı takiben ilk bir yıl içinde gebe kalma oranı yüksektir. Bu nedenle genç, infertilite süresi uzun olmayan hastaların operasyonu takiben ilk bir yıl içinde spontan gebe kalmaları beklenir.

Derin endometriozis vakalarında veya iki taraflı olan, kistin kapsülü ile tam olarak çıkartılamadığı vakalarda operasyonu takiben 3- 6 aylık bir süre yapılan medikal tedavi (GnRh anoloğu ile) hem nüks oranını azaltmakta hem de ağrısız dönemi uzatmaktadır.

Erken Menopoz Tedavisi

Erken menopoz tedavisi genellikle geri döndürülmesi olmayan bir süreçtir. Erken menopozdan sonra kadınların tekrardan adet döngülerinin devam etmesi ve çocuk sahibi olmaları çok zor bir ihtimal olsa da bazı vakalarda kadınlar çocuk sahibi olabilmişlerdir. Genellikle erken menopoz geçiren kişinin süreci daha acısız, sorunsuz ve rahat geçirmesini sağlar. Fakat son yıllarda gelişen tıp ve tedavi yöntemleri ile erken menopoz geçiren kadınların çocuk sahibi olma ihtimalleri artmıştır. Uygulanması gereken bu tedavilerin başında hormon takviyesi gelir.

Tıbbi tedavi yöntemlerinin erken menopozda sadece doktor tavsiyesi ile kullanılması gerekir. Yapılan tahlil ve incelemeler sonucu kişiye en uygun tedaviyi uygulamak olumlu sonuç almada oldukça önemlidir.

Erken menopoz tedavisi  için evde tedavi yöntemleri:

Erken menopoz tedavi sürecinde klinik tedaviler kadar evde uygulanması gereken tedaviler de son derece önemlidir. Evde uygulanması gereken tedaviler genel olarak yaşam tarzının değiştirilmesi ile alakalıdır. Çünkü yaşam tarzı düzensiz olan bir kadında erken menopoz ciddi sorunlara yol açar. Yaşam tarzının değiştirilmesi kadar ailenin ve arkadaş çevresinin desteği de önemlidir.

Yaşam tarzında yapılması gereken değişiklikler şu şekildedir:

  • Stres ve siniri uzak tutmak ve pozitif olmak
  • Yakın çevreden (aile ya da arkadaş) duygusal olarak destek almak
  • Besinlerden kalsiyum almak
  • Düzenli spor ve egzersiz yapılması
  • Sigara ve alkol kullanılıyorsa bırakılması

Tıpkı menopoz döneminde başlayan sıcak basmaları, ruh hali değişiklikleri ve son adet döneminin normalden uzun sürmesi gibi erken menopoz da kadınların hoşuna gitmeyen ve konforlarını bozan belirtiler ile kendini göstermektedir.

Düzensiz adet dönemlerinin başlaması ile birlikte erken menopozun gelişi hissedilebilir. Adet döngüsü üzerindeki sapmaların dışında aşağıdaki belirtiler erken menopozun habercisi olabilmektedir:

  • Yoğun kanama
  • Adet döneminin normalden uzun ya da kısa sürmesi
  • Adet dönemi dışında hafif kanamalar
  • Adet dönemleri arasındaki sürenin uzaması

Bu belirtileri yaşadığınız takdirde bir jinekoloğa danışarak belirtilerin erken menopoz ile ilgili mi yoksa başka bir sebepten dolayı mı geliştiğini danışmanız sağlıklı olacaktır. Bu kapsamda Carmenta Tüp Bebek Merkezi en donanımlı ortamı sizlere sunmaktadır.

Yumurta Rezerv Düşüklüğü

Düşük over rezervinde en doğru tedavi yöntemi nedir?

‘‘Düşük over rezervi tanısı almış bir hastaya en doğru yaklaşım bir an önce çocuk sahibi olmasını sağlamaktır. Tabii dondurup saklayabileceğimiz birkaç embriyosunun olması hastaya çok daha faydalı olmamızı sağlar. Aslında bu hastalar tedavisiz de bazen gebe kalabilmekte ve tedavisiz gebe kalma sürecini çok uzun süre beklemektedirler. Ama gebe kalsalar dahi eğer dondurulmuş embriyo saklamadılarsa ikinci bir çocuk düşündüklerinde maalesef şu an bile kötü olan rezervilerini tamamen kaybetmiş olabilirler. Bu sebeple düşük over rezervi olan hastalarda en doğru yaklaşım tüp bebek tedavi yöntemidir.’’

Standart Tedaviden Farkı Ne?

 Düşük over rezervi olan kişiye özel tedavi yöntemleri nelerdir?

‘‘Düşük over rezervi olan hastalar standart tüp bebek tedavisinden biraz daha farklı yöntemlerle tedavi edilirler. Onların en büyük özellikleri fazla sayıda yumurtaları olmaması gibi gözükse de elde edilen yumurtalarda kimi zaman kalite problemi yaşanabileceği, oluşan embriyoların gelişiminde birtakım bozukluklar görülebileceği ve alt yapıda bazen genetik bir problem olabileceği de göz önünde bulundurulur. Bazı bilgiler en başında hasta ile de paylaşılır. Bunlar; birden fazla sayıda tüp bebek yapmaları gerekebileceği, yapılan tüp bebek tedavisi sonucunda oluşan embriyoların biriktirilme ihtimalinin olduğu, dondurulup belki bir ay belki iki ay sonra transfer yapılabileceği, yapılan embriyoya bir genetik inceleme yapılabileceği gibi faktörleri içeren bilgilerdir. Ayrıca bu hastalardaki en büyük özellik, normal tedavilerdeki gibi yüksek doz ilaçlar kullanılmadan mini tüp bebek dediğimiz daha düşük dozda ilaç veya haplarla da tüp bebek yapılması gerekebileceği konusunda da bilgilendirmek zorundayız.’’

Yumurta Rezerv Düşüklüğü

‘‘ÇOK DÜŞÜK DOZ İLAÇLAR KULLANILIYOR’’

Düşük over rezervi olan hastaların tedavileri diğerlerinden farklı mıdır?

‘‘Standart tedavilerde yüksek doz ilaç kullanılır. Çünkü amaç, çok sayıda yumurta elde etmektir. Böylece elimizde fazlaca seçenek bulunur ve en doğru, en sağlıklı embriyoyu içinden seçeriz. Fakat düşük over rezervi olan hastalarda bu şansımız olmaz. Yüksek doz verilen ilaçlar da mevcut yumurtaların kalitesini çok bozar. Alınan yumurtanın döllenme oranlarında düşüklük ve embriyonun gelişim hızında problemler görülür. Transfer edecek bazen embriyo bulunamaz. Bu sebepten dolayı artık son uygulamalarda düşük over rezervi olan hastalarda, çok düşük doz ilaçlar, bazen doğal tedaviler, kendi bir ya da iki adet yumurtası ile tüp bebek yaparak daha sağlıklı daha güzel gelişen embriyolar elde edebiliyoruz. Bu sayede belki o ay için aldığımız embriyonun biriktirilmesi, saklanması, havuz yapılması, birkaç embriyoyu üst üste alarak onların genetiğine bakılması gibi tedavi yöntemleri normal standart tedavilerden farklılık arz eden yönleridir.’’

ÖNERİLER

Düşük over rezervi tanısı alan hastalara ne önerirsiniz?

‘‘Düşük over rezervi tanısı alan hastalar bir kere sakinliklerini korusunlar. Mümkünse bu konu ile ilgilenen bir merkeze ve uzmana başvursunlar. Artık merkezlerde bekar dahi olsa bu hastaların yumurtalarını çok kolay rapor çıkartarak yasal süreçler içerisinde alıp dondurup ileride kullanmak üzere saklayabiliyoruz. Evli olduğu halde çocuk planı yapmayan ama rezervinin düşük olduğunu bilen hasta grubuna da yine tüp bebek yaparak embriyo oluşturup embriyolarını saklayıp istedikleri zaman transfer edilmek üzere saklama imkanları ve şartları sunmaktayız.’’

Tüp Tıkanıklığ

Gebelik oluşabilmesi için öncelikle kadının fallop tüplerinin açık olması yumurtayı yakalayıp spermle buluşturup döllenmenin gerçekleşmesi gerekmektedir. Kadının tüplerinden birisi tıkalı ise doğal yolla gebelik elde etmek zor, ancak mümkündür. Tüplerden her ikisinin de tıkalı olduğu vakalarda yumurta ve sperm buluşamayacağı için tedavi edilip açılmadan doğal yolla gebelik mümkün değildir. Bu bağlamda kadından kaynaklanan kısırlık vakalarında sebep yaklaşık % 30 oranla tüplerin tıkalı olmasıdır.

Kapalı tüplerin açılması işlemi yetmişli yıllarda mikro cerrahi yöntemiyle açık ameliyat şeklinde gerçekleştirilmekteydi. Ancak özellikle son 15 yıldır bu tür ameliyatlar laparoskopik (kapalı ameliyat) şeklinde uygulanabilmektedir. laparoskopik mikro cerrahi (kapalı mikro cerrahi) tekniği, açık ameliyatlarla yapılabilen tüm tedavilerin kapalı olarak yapılabilmesine olanak vermektedir. Tüpleri kapalı olduğu için doğal yolla gebelik elde edemeyen kadınların da laparoskopik cerrahi ile tüpleri açılabilir. Laparoskopik cerrahi ile tüpleri açılan kadınların ilk bir yıl içinde doğal yolla gebelik elde edebilme şansları yaklaşık % 60 civarındadır.

Tüpler Nasıl Açılır?

Kapalı tüplerin ameliyatla açılması laparoskopi ya da laparotomi şeklinde gerçekleştirilir. Laparoskopi tekniğinde kadının göbek deliğinin altından küçük bir kesi açılı ve buradan karın içine ince uzun bir teleskop yerleştirilir. Bu teleskopun arkasına kamera bağlıdır ve bu kamera kadının karın içinin, tüplerin görünümünü ekrana yansıtmaktadır.

Bununla birlikte karna küçük birkaç tane kesik daha açılır ve oralardan ameliyatı yapmak için mini aletler yerleştirilir. İşte ameliyat, tüpleri açma laparoskopisi bu küçük aletlerle, mini kesilerle, kadının estetik görüntüsüne zarar vermeden yapılabilmektedir. Ancak laparotomi ise kadının karnına büyük bir kesi açılarak açık ameliyat yöntemiyle tüplerin açılması işlemidir ve de günümüzde çok fazla tercih edilmemektedir.

Tüplerde tıkanıklık olan kadınlarda tüpler mi açılmalı, tüp bebek tedavisi mi yapılmalı? Tüplerin tıkalı olması sebebiyle doğal yolla gebelik elde edemeyen çiftler için de öncelikle düşünülmesi gereken tedavi tüplerin laparoskopik cerrahi ile açılmasıdır. Ülkemizde tüpleri tıkalı olan kadınlara direkt olarak tüp bebek tedavisi önerilmekle birlikte aslında olması gereken, Avrupa’da uygulanan prosedür önce laparoskopik cerrahi şeklindedir. Zira laparoskopik cerrahi ile tüpler açıldıktan sonra çift bir süre doğal yolla gebelik elde etmeye çalışır ve genellikle de başarılı olur. Operasyon sonrasında geçen bir yıl içinde % 60 ihtimalle doğal yolla gebelik elde edilir.

Ancak tüp bebek tedavisinde birinci denemede gebelik elde edemeyen ikinci, üçüncü denemeleri yapacak ve her deneme için ücret ödenecek, ilaç kullanılacaktır. Laparoskopik cerrahi ile tüplerin açılması işleminin ardından 1-2 yıl geçtikten sonra hala doğal yolla gebelik elde edilemiyorsa tüp bebek tedavisi düşünülmelidir.

Tüplerin tıkalı olduğu her vakada laparoskopi uygulanmalı mı? Hayır. Tüpleri sorunlu ya da tıkalı olan her hastaya laparoskopik cerrahi uygulanmamaktadır. Kadının tüpleri ileri derecede hasarlı ise, şişmiş, su toplamışsa ya da tüplerin bir kısmı kesip çıkarılmışsa kesinlikle laparoskopik cerrahiye gerek yoktur. Özellikle ciddi derecede hasarlı tüpleri olan kadınlarda tüplerin açılması, yapışıklıkların açılması kesinlikle fayda getirmeyecektir.

Tüp Tıkanıklığı

Hasarlı tüplerle ya hiç gebelik elde edilemez ya da arka arkaya dış gebelik yaşanır. Bu sebeple böyle vakalarda tüp bebek tedavisi ile gebelik elde etmek daha olasılıklı olacaktır. Ancak tüplerin çok ciddi hasarlı olduğu kadınlarda öncelikle tüplerin laparoskopik cerrahi ile tamamen alınması, çıkarılması önerilmektedir.

Tüpleri açma ameliyatı ne gibi riskler barındırır? Tüpleri açma ameliyatı her cerrahi operasyon gibi belli riskler barındırmaktadır. Örneğin tüpler laparoskopi ile açıldıktan sonra tüplere bir gebelik yerleşebilmesi (dış gebelik) riski bulunmaktadır. Özellikle kadının tüpleri hasarlı ise dış gebelik yaşanma riski daha fazladır. Kadın tüplerinin hasarlı olduğunu biliyorsa, adet geciktiğinde ya da gebelikten şüphelendiğinde vakit kaybetmeden doktora gitmelidir. Bu sayede dış gebelik olup olmadığını erkenden öğrenebilir ve müdahale edilebilir.

Tüpler neden tıkanır?

Kadının geçirdiği üreme yolları enfeksiyonları, karın içi ameliyatlar, endometriozis gibi rahatsızlıklar tüplerde tıkanıklık oluşmasına, tüplerin kısmen ya da tamamen tıkanmasına sebep olabilmektedir. Tüplerdeki yapışıklıkları meydana getiren enfeksiyonlar cinsel yolla bulaşan hastalıklardan veya rahim içinde kullanılan araçlardan kaynaklanabilmektedir.

Bununla birlikte tüberküloz ve apandisitin patlaması da tüplerde enfeksiyon oluşma sebeplerindendir. Tüplerin içindeki yapışıklıklar tüplerin hasar görmesine ve doğal dokusunun bozulmasına yol açabilmektedir. İşte bu sebeple de kadının yumurtası spermle buluşamaz, kadın da gebe kalamaz.

 

Polikistik Over Sendromu

Gerekli testler yapıldıktan sonra, polikistik over sendromu teşhisi konulduysa, tedaviye başlanması gereklidir. En önemlisi, fazla kilo varsa, kilo vermektir çünkü böylece diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol gibi hastalıklar daha rahat tedavi edilebilir. Ayrıca tedavi sonunda hastanın hamile kalma ihtimali de çok daha yüksektir.

Tedavide özellikle de doğum kontrol hapları olmak üzere ağız yoluyla alınan ilaçlar da kullanılır. Androjen üretimi bu ilaçlarla düzenlenip, adet döngüsünün düzenli olması sağlanır; fiziksel değişiklikler, kısırlık ve akne sorunlarıyla da savaşılır.

Yine de yukarıdakilerin hepsi için diyabet ilaçları, hormonlar, klomifen sitrat, spironolakton, fludamide veya eflornitin krem gibi tedaviler de mevcut.

Bazı vakalarda, kistlerin cerrahi yöntemle alınması gerekir. İlaç veya başka bir tedavi yöntemiyle kistler yok edilemezse ameliyate başvurulur. Kistleri almak için gerçekleştirilen ameliyat aslında çok basit bir ameliyattır ve ciddi bir yan etkisi yoktur. Ayrıca ameliyat, kısırlığı tedavi etmek için de harika bir seçenektir.

Polikistik over sendromuna sahip olan hastaların daima düzenli beslenmesi gerekir. Ayrıca net bir teşhis konmamışsa bu tarz bir tedavinin uygulanması tehlikeli olacaktır çünkü hormon dengeleri çok hassastır ve sadece bir uzman tarafından müdahale edilmelidir.

Polikistik Over Sendromu İyileşme Şansı

Doğru tedavi uygulanırsa, bu hastalık çok kolay bir şekilde tedavi edilebilir. Polikistik over sendromuna sahip olan hastaların endometriyal veya meme kanseri olma riskleri ve kısırlık ihtimalleri de daha yüksektir.

Belirtilerden herhangi birisini gösteriyorsanız, uzman bir doktora gidip polikistik over sendromunuz olup olmadığını öğrenmelisiniz. Üreme çağındaki kadınlar bu hastalığa en yatkın olan kişiler oldukları için bu konuya çok daha fazla özen göstermeliler.

Tüm hastalıklarda olduğu gibi polikistik over sendromunun da hasta üzerinde değiştirici etkileri olabilir. Kadınlar hamile kalmakta çok zorluk çekebilir veya kısır olabilirler. Bu nedenle gerekli kontrolleri yaptırmalı ve bir sorun varsa hızla tedaviye başlamalısınız.

Polikistik over sendromu olan kadınlar endişelenmemeli ve olumlu düşünmeliler çünkü tıptaki gelişmeler ve yeni tedaviler sayesinde günümüzde bu hastalıkla baş etmek çok daha kolay.

 

İleri Yaş Tüp Bebek Tedavisi

İleri Yaş Tüp Bebek Tedavisi Kadının yaşı önemli bir faktördür. Ancak yumurtalık kapasitesinin iyi olduğu kabul edilen 40 yaş ve üstü kadınlarda da hamilelik mümkündür. Preimplantasyon genetik tanı uygulanarak % 25-30 civarında gebelik elde edilmektedir. Kıbrıs tüp bebek merkezi tedavisi ile ileri yaş gebelik ihtimalinizi arttırabiliriz.

Kadın adetinin 3. gününde yapılan hormon testleri ve ultrasonografide görülen yumurtalık kapasitesi yumurtalık fonksiyonlarının uygun olduğunu gösterebilir. Bu durumda 45 yaşına kadar tüp bebek işlemi uygulanabilmektedir. Ancak 38 yaş ve üstü kadınlarda uygulama yapılırken preimplantasyon genetik tanı yöntemi ile embriyoların kromozomlar yönünden normal olup olmadığının araştırılması önerilmektedir.

Öyle ki günümüzde erkek kısırlığının her tipine geniş bir tedavi imkanı sağlanmaktadır. Buna karşılık tedavide ortaya çıkan en büyük engel kadın yaşının ileri olmasıdır. Yeni doğan bir kız çocuğunda 1-2 milyon olan yumurtalık rezervi ilk adetin görüldüğü yaşlarda 250-300 bine düşmektedir. Adetin kesildiği menopoz dönemine kadar azalarak tükenmektedir. İlerleyen yaşla birlikte bu rezerv azalmaktadır. Özellikle 37 yaştan sonra yumurtalık havuzundaki kayıp hızı belirginleşmektedir.

İleri Yaşta Tüp Bebek Tedavisi

Buna ek olarak ilerleyen yaşla beraber yumurta kalitesinde de bozulma gözlenmekte; bu da gebe kalmayı ve sağlıklı çocuk sahibi olma şansını azaltmaktadır. Bu nedenle erken dönem gebelik kayıpları da genç yaş grubuna göre daha sıktır. Kadının yaşı ve buna bağlı az yumurta elde edilmesi başarıyı etkileyen en önemli faktördür. Ancak yumurtalık kapasitesinin iyi olduğu kabul edilen 40 yaş ve üstü kadınlarda preimplantasyon genetik tanı uygulanarak % 25-30 civarında gebelik elde edilmektedir.

Yardımcı üreme tekniklerinin uygulandığı ileri yaştaki anne adaylarına sağlıklı çocuk sahibi olma ve devam eden gebelik şansını artırmak amacıyla ‘preimplantasyon genetik tanı’ uygulanabilir. Bu teknik ile embriyolar anne rahmine transfer edilmeden önce, bu yaş döneminde sorunların sık gözlendiği kromozomlar incelenmekte ve böylece anormal olan embriyoların transferinden kaçınılmaktadır. Yumurtalık rezervinde kayıp bazen daha genç yaşlarda da ortaya çıkabilmekte veya ileri yaştaki kadınlarda yumurtalık beklenen cevabın üzerinde olabilmektedir.

Böylece çocuk sahibi olmak için başvuran kadınlarda yumurtalık rezervinin ayrıntılı muayene, ultrasonografi ve hormon tetkikleri ile belirlenerek başarı şansının doğru bir şekilde ortaya konması ve bilgilendirme büyük önem taşımaktadır. Uygun tedavi yönteminin seçildiğini bilen hastanın duyduğu güven ve işbirliği, yaşanan psikolojik stresi azaltarak tedavinin uygulanmasını kolaylaştırmaktadır.

Dış Gebelik Nedir?

Gebelik birçok kadın için mutluluk verici bir durumdur. Ancak bazen her şey beklendiği gibi gitmeyebilir ve gebelik kesesi rahim içinde değil de dışında bir yere yerleşerek hayati tehlike yaratabilir. Ciddi belirtiler ile kendini gösteren dış gebelik söz konusu olduğunda mutlaka döllenmiş bir yumurta vardır. Normal bir gebelikte döllenmiş olan yumurta rahimin iç yüzeyine yapışarak gelişme gösterirken, dış gebelikte ise döllenmiş olan yumurta uterusun ana boşluğunun dış kısmında bir yere yerleşir. Burada büyümeye devam ederek ciddi problemlere yol açar. Ektopik gebelik adı ile de adlandırılan dış gebeliğin ilerlemesi normal değildir. Döllenmiş olan yumurtanın rahim dışında sağlıklı şekilde gelişmesi mümkün değildir ve ciddi kanamalara sebep olur.

Dış Gebelik Nasıl Oluşur?

Hamilelik konusunda şüphe duyan kişi hastaneye başvurduğunda kendisine Beta-HCG hormonu düzeylerini gösteren kan ve idrar testleri yapılır. Bu test sonucunda kadının hamile olup olmadığı saptanacaktır. Ancak her pozitif sonuç gebeliğin sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Döllenmiş olan yumurtanın uterus içinde gelişerek büyümesi şarttır. Çoğu dış gebelik vakalarında embriyo genellikle fallop tüpleri içine yerleşir. Bazı durumlarda ise embriyonun karın içi ya da rahim ağzına yerleşmesi mümkündür. Bu bölgeler yapıları itibari ile embriyoyu sağlıklı şekilde koruyamaz. Düzgün şekilde gelişemeyen embriyo tehlike saçacağı için, fark edilir edilmez gebeliğin sonlandırılması şarttır. Eğer embriyo rahim dışında büyümeye devam eder ve müdahale edilmezse fallop tüpleri zarar görür ve üreme işlevleri hasar alır. Hatta fallop tüpü patlayarak ciddi şekilde kanamalara yol açabilir. Annenin ölümüne dahi sebep olabilen dış gebeliğin var olduğu durumlarda erken teşhis çok önemlidir. Çünkü erkenden gebeliğin sonlandırılması, bir sonraki hamileliklerin sağlıklı olmasını sağlar ve döllenme noktasında da hasta zorluk yaşamamış olur.

Dış Gebeliğin Sebepleri Nelerdir?

Tüm kadınlarda rastlanabilen dış gebelik, cinsellik konusunda aktif bir yaşantısı olan herkesin karşılaşabileceği bir durumdur. Ancak dış gebelik riskini arttıran bir takım etkenler de yok değildir. 35 yaşın üzerinde olan kadınlarda dış gebelik görülme riski daha fazladır. Birden fazla kürtaj geçmişi olan kadınlar, ve daha önce dış gebelik ile karşılaşan kadınlarda da görülebilir. Pelvik, abdominal cerrahi operasyonlar da dış gebeliğe davetiye çıkarabilen durumlardır. Daha önce üst üreme organlarında enfeksiyonların görülmüş olması yani pelvik inflamatuar hastalık, dış gebeliği tetikleyebilir. Bazı kadınlar doğum kontrolü olarak tüp ligasyonu ya da rahim içi araç uygulamasına başvurabilir. Bu önlemlere rağmen ortaya çıkan gebelik, ektopik gebelik olarak kendini gösterebilir. Daha önce geçirilmiş olan enfeksiyonlara bağlı olarak yara izinin kalmış olması, üreme organlarında yapısal bozukluklar ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar da dış gebeliğe sebep olabilir. Hamile kalma konusunda destek sağlayan tedavi ve destekleyici yöntemler de dış gebeliğe neden olabilen durumlardır. Ayrıca sigara kullanan kişilerde dış gebelik görülme olasılığı daha fazladır. Bu nedenle hamile kalmaya çalışan kişilerin daha önceden sigarayı bırakmalarında fayda olacaktır. Ayrıca cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması ve cinsel partner sayısı konusunda seçici olunması gerekmektedir.

Dış Gebelik Hangi Belirtiler ile Kendini Gösterir?

Dış gebelik, tıpkı normal gebelik gibi belirtilere sahiptir. Ancak yine de dış gebeliği sağlıklı bir gebelikten ayıran özellikler vardır. En göze çarpan dış gebelik belirtisi, vajinal kanama ve lekelenmelerdir. Keskin ve bıçak saplanması şeklinde olan ağrılar da normal olmayan bir gebeliği işaret ediyor olabilir. Ancak ağrı genelde karın bölgesinin tek bir tarafında ve oldukça şiddetli şekilde hissedilir. Kilo kaybı yaşanması, bayılmalar ve baş dönmeleri, sindirim sisteminde bir takım düzensizlikler meydana gelmesi ve rektal basınç dış gebelikte görülen en önemli belirtilerdir.

Eğer hamile olan kadın düzenli şekilde kontrollere gitmemişse, gebeliğin normal mi yoksa dış gebelik mi olduğunu anlamak erken dönemde mümkün olmayacaktır. Bu da embriyonun sağlıksız şekilde gelişmeye devam etmesi anlamına gelir. Fallop tüplerinde yırtılmaya neden olan yumurta, karın boşluğuna kan sızmasına ve dayanılmaz ağrılara yol açar. Ağrı öyle bir hal alır ki; boyun ve omuzlar bile bu durumdan etkilenir. Tuvalete çıkma isteği de follop tüpünden sızan kanın bir sonucu olabilir. Ancak böylesi bir durumda hasta direkt olarak doktora başvurmalıdır. Çünkü normal bir gebelikte bu tarz durumların meydana gelmesi mümkün değildir.

Dış Gebelik Tanısı Nasıl Konulur?

Dış gebeliğin teşhisinde en işe yarar yol pelvik muayenedir. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz belirtilere sahip olan kişi hiç vakit kaybetmeden alanında uzman bir kadın doğum uzmanına gitmelidir. Pelvik muayene sırasında doktorunuz ele gelen bir kitle olup olmadığını kontrol edecek ve karın ağrısı ile hassasiyet gibi bulguların varlığını araştıracaktır. Bazı vakalarda sadece pelvik muayene ile dış gebelik tespit edilebilir. Ancak kesin olarak teşhisin konulması ultrason muayenesi sırasında mümkün olacaktır. Bu işlem sırasında vajina içine yerleştirilen bir alet yardımı ile ultrasonografik inceleme gerçekleştirilir. Bu yöntem karın üzerinden yapılan ultrasonografiye göre çok daha net bir sonuç verir. Transvajinal ultrason muayenesi doktora, gebelik kesesinin rahim içinde mi yoksa dışında mı gelişme gösterdiğine dair kanıt vericidir. Aynı zamanda Beta-HCG, progesteron hormon seviyesinin belirlenmesi için kan testine de ihtiyaç duyulabilir. Hamilelik döneminde bu hormonların seviyeleri değişiklik göstermektedir. Ancak bu test, dış gebeliğin teşhisi bakımından da son derece bilgi verici niteliktedir. Bazı hastalarda ise doktor fallop tüplerinde kan sızıntısından şüpheleniyor olabilir. Bunun teşhis edilmesi için de kübosentez denilen ve iğne ile yapılan bir incelemeye başvurulabilir. Dış gebeliğin kesin şekilde tespit edilmesi halinde, derhal sonlandırılması gerekecektir. Hastanın dış gebelik ile geçirdiği her dakika, hayati riskin artması anlamına gelir.

Dış Gebelik Tedavisi

Dış gebeliğin saptanması halinde, normal bir hamileliğe geçiş sağlama gibi bir tedavi söz konusu değildir. Yani tek tedavi, hiç vakit kaybetmeden gebeliğin sonlandırılmasıdır. Gebeliğin sonlandırılması noktasında izlenecek yollar ise hastanın durumuna ve embriyonun gelişiminin hangi seviyede olduğuna bağlı olacak şekilde değişir. Eğer gebelik henüz çok fazla ilerlememiş ise hamilelik dokusu metotreksat isimli bir baskılayıcı sayesinde yok edilir. Hastaya enjeksiyon ile verilen bu ilaç sayesinde düşük gerçekleşir. Bu işlem sırasında hastada kasılma ya da kanama gibi durumlar görülmesi normaldir. İşlemden sonra hastaya düzenli olarak kan testi yapılmalıdır. Bunun nedeni ise ilacın işe yarayıp yaramadığının tespit edilmesidir. Fallop tüplerine zarar vermeyen bu işlem cerrahi bir işlem gerektirmez. Ancak hastanın bir kaç ay hamile kalması yasaktır.

Bir diğer tablo da dış gebeliğin geç teşhis edildiği durumdur. Eğer gebeliğin sonlandırılması konusunda geç kalınmış ise fallop tüplerinde yırtılmalar ve patlamalar söz konusu olabilir. Böyle bir durum ile karşılaşıldığı zaman hasta dış gebelik ameliyatına alınır. Cerrahi bir operasyon ile tüplerin tamamı veya bir kısmı dışarı çıkarılır. Hekimin kararına göre ameliyat açık ya da laparoskopi ile gerçekleştirilebilir. Fallop tüpünün tamamen çıkarılmadığı durumlarda ameliyattan sonra Beta-HCG hormon seviyeleri devamlı takip edilir. Sıfır değeri görülene kadar hastanın kanı alınır. Hormon seviyesinin beklenen şekilde sıfıra inmemesi, dış gebelik dokusunun hala yok olmadığının göstergesidir. Eğer hastanın fallop tüpleri tamamen alınmadıysa gelecekte yeniden hamile kalması mümkündür.